"Bu kız süzme salak ama diğer ki plandan daha iyi." Dedi Tuğrul.

"Katılıyorum." Dedi Şura. Kizlarda kafasını salladı.

"Emin olun hasar alicam tabiki ama her şeye değecek."

Günümüz

"Napim çok sıkıyordu. Canım açıyordu çıkarttım." Dedim.

"Şuan canın acımıyor zaten dimi?" Dedi Şura suyu icirirken . Gülerek kafamı sağa sola salladım.

Digerleride sessimize kalkmislardi.

"O prenses bakıyorum kalkmissiniz. Bizde prensinizi getiricektik uyanmanız için." Dedi Aras .

"Ee göremiyorum prensimi. Hani nerde?" Deyince Şura kafama vurdu.
"Bir de soruyor. Prinsim nirdi. Götünde." Dedi sinirli sinirli.

"Tamam ya çokta şey yapmayın sapa saglamim. Uyandığıma göre de çıkabilir miyiz? Ayrıca bir şey de buldunuz mu?" Dedim. 

Tam o esnada biri içeri girdi bakınca 14 yaşlarında genç bir erkek çocuğuydu. Babamın gençliğinin kopyası olan bir çocuk. O bana bakıyordu ben ona en son yataktan kalkmayı denedim Eftalya ve Zeynep te benim kalktigimi görünce kalkmama yardım ettiler ama agladiklari için gözleri hala bulanık gördüklerine emindim.

Genç çocukta bana doğru geliyordu arkasından annem de içeri girmişti. Gozleri yaşlı yaşlı bize bakıyordu.

Can ile karsi karşıya gelince onu kendime çekip sarıldım. Hemen gözlerimden yaşlar da düştü peşi sıra.

"Ordaymis. Bulmuşsunuz."

"Haklıymışsın. Orda tutuyorlarmis yüksek ihtimal senin karşında işkence de edebilirlerdi seni oraya boşuna cekmemisler." Dedi Tuğrul.

Can'a daha çok sıkı sarıldım.

"Merhaba biz tanışmadık . Bilmiyorum beni tanıyor musun veya tanımıyor musun ama ben senin ablanim." Dedim kolarimin arasından.

"Biliyorum . Sen uyurken anlattılar." Dedi. Evet galiba alışma sürecine giricez. Öyle görünüyor.

"Umarim kötü anlatmamislardir." Dedim gülmesi için hafif sırıtır gibi oldu ama yine de tam gülmedi.

"Hadi Havin senim bu kadar ayakta kalman. İyi değil uzan." Dedi Zeynep.
Kafamı sallayıp yatağa uzandım.

"Ee anlatın artık noldu?" Dedim.

"Şimdi ben anlatayım mı?" Dedi Aras heyecanlı heyecanlı .

"Ay anlat Habeş maymunu . Çok büyük bir sik başardınya çünkü."  Dedi Asel ona. Aras duymamazlıktan gelip anlatmaya başladı.

Annemde yanıma gelip oturdu .

"Başlıyorum." Dedi.

"Yav hadi ya anlatacaksan anlat yoksa ben anlaticam." Dedi Tuğrul.

Eftalya Can'in burda olduğunu hatırlatmak istercesine önce bir oksurdu sonra da "Bence biz önce Can ile kantine inelim dimi ?" Dedi.

"Evet hadi gidelim." Deyip ayaklandi Oğuz da . Bu harekete herkes şaşkın kaldı çünkü ikisi tek başına ateş ile barut bu fikirle hemen sirittim .

"Evet ,bencede." Deyip onların çıkmasını bekledik. Onlar çıkınca Aras da anlatmaya başladı.

"Şimdi biz geldik arkadan depoya girdik işte . Bir tane koltukta kardeşin vardı. Uyuyordu galiba uyku hapı vermişler. Ondan sonracigima işte biz Canı aldık içeriye bombayi yerleştirip çıktık. Baktık siz hala orda adamla sohbet ediyorsunuz. Uzağa doğru çekildik. Bomba patladiktan sonra da görmen lazımdı herkes bir uçma tecrübesi gerçekleştirdi. " Deyince kahkaha attım.

"Ee sonra." Dedim .

"Sonra ortamdaki duman biraz daha gidince yanınıza geldik. Bir de ne görelim seni Atesin kucağında. " Deyince şok geçirdim.

"Nee?" Dedim hayretle.

"Kız hemen fesat anlama . Tövbe tövbe ya." Dedi.

"Sanki kendisi de çok masum ya . " Dedi Asel.

"Neyse işte Ateş e bir şey olmamıştı. Sapasağlamdi.  Seni kucağına almış dumanlarin arasından çıkarıyordu.  Ne kadar romantik dimi." Dedi gözleri o ani tekrar hayal eder gibi dalmışti.

"Gevşek herif. Neyse iste biz döndük baktık sağ var mı diye olan bir iki kişi tek vardı onları da depoya götürdük." Dedi Tuğrul.

"Peki Ateş. Ona ne oldu?" Dedim.

"Ona mı..." Tam devam ediyordu ki kapı sertçe açıldı.

Naabot mo na ang dulo ng mga na-publish na parte.

⏰ Huling update: Jun 11 ⏰

Idagdag ang kuwentong ito sa iyong Library para ma-notify tungkol sa mga bagong parte!

Kumarhane Kızları Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon