Kürşat

197 16 1
                                    

Elini omzuma koyup hafifçe ovalayan Ali'ye baktım. "Kardeşim tekrardan çok geçmiş olsun bir şeye ihtiyacın oldumu hemen bana yolla çocukları hallederiz."
"Tamam kardeşim sağolasın zahmet çektin benim yüzümden."

Gülen yüzü asılıp kaşları çatıldı aniden "O nasıl kelam öyle kardeşiz neticede lafı olmaz aramızda bir daha duymayayım, o doktor beyin verdiği ilaçları saatinde al ben tekrar uğrarım."

Gayri ihtiyari kafamı salladım. "Sabiha sultan Ferit'im sana emanet benim bir kaç işim var gelirim yarına." Kadın mutfaktan çıkıp Ali'yi kapıya kadar geçirdi. "Allah razı olsun evladım senden dikkatli ol emi?" "Senden de anacım, olurum meraklanma sen."

Kapıyı kapatıp yanıma geldi. Oturduğum koltuğa geçip ellerimi avuçlarının arasına aldı. Gözlerini şefkatle yüzümde gezdirip gözlerimde durdu "Oğlum iyisin demi bir ağrın sızın yok inşallah?" "Yok iyiyim merak etme sen" yabancı gibi konuşmam onu üzüyordu. Kafasını onaylarcasına sallayıp önüne eğdi. "Akşam yemeğini hazır edeyim açıkmışsındır?" Kafamı sallayıp gitmesine izin verdim.

Üç gün olmuştu bayıldığım günden beri. Ali beni hastaneye yetiştirmişti. Doktorun dediğine göre şok geçirip bayılmışım. Onları tanımamamın sebebi kafama darbe almış olmamdan dolayı olabilirmiş. Anasını satayım ben herşeyi hatırlıyorum da bu insanlar kim? Hele 86 yılında olduğumuzu söylediklerinde akıl sağlığımı kaybedecektim. Ya büyük bir oyun dönüyordu yada rüya aleminde bir yerdeydim. Akıl alır gibi değil 2024 senesinde kavgadan ölüp 1986 yılında bir kavgada uyanmak anca benim gibi bir bahtsıza nasip olurdu.

Bahtsız mı? Vay anasını dilini bile çözüyorum bu asrın. Kaç gündür düşünüp duruyorum benim burda ne işim var diye ama tek mantıklı açıklaması bana ikinci bir yaşam şansı verilmiş olması. O zaman bende bu şansımı güzelce değerlendirecektim. O yüzden herşeyi akışına bırakıp bu hayata adapte olmaya çalışacaktım.

Ali'nin anlattığına göre babam bir yıl önce vefat etmişti. Annem ve kız kardeşimden başka akrabamız yokmuş.  Davasına sıkı sıkıya bağlı devrim ruhuyla yanan biriymişim. Halbuki benim o taraklarda bezim hiç olmadı eski hayatımda. Şimdide olmasına hiç niyetim yoktu. Sakin bir hayat istiyordum sadece.

Yerimden kalkıp kapıya ilerledim kaç gündür düşünmekten başıma ağrı girmişti. En iyisi dışarı çıkıp temiz hava almaktı hem sigara içmem lazımdı anca geçerdi bu baş ağrısı. "Ben bakkala kadar gidicem varmı bir eksik.. anne.."  zor da olsa söylemiştim. Alışmam lazımdı.

"Oğlum, nereye daha tam iyileşmedin düşüp bayılacaksın Allah korusun."

"Yok ben iyiyim hava alıcam, yemeğe yetişirim. Eksik varsa alayım gitmişken?" Elini ceketinin cebine atıp para çıkardı "Gelirken üç tane ekmek alıver yavrum. Şimdi sende para yoktur al bunu." Harbiden para yoktu cebimde, cüzdanım nerde onu bile bilmiyordum. Parayı alıp çıktım evden.

İstanbul'umun taşına kurban avcumun içi gibi bilirdim ama şuan fazla eski duruyordu sokakları. Olsun daha huzurluydu bu hâli. Etrafı inceleye inceleye sokağı geçtim. Her gören selam veriyor hal hatır soruyordu.

Bir kaç saat yürüyüp temiz havamı alınca dönmeye karar verdim. Karşıma çıkan ilk bakkaldan bir paket sigara, çakmak ve üç ekmek alıp yoluma devam ettim. Yolda sigaramı yakıp ilerlerken aniden kolumdan çekilmem bir oldu. Kendimi iki binanın arasında hilal bıyıklı bir adamla karşı karşıya görünce kaşlarım çatıldı. Parmağımdaki sigarayı alıp bir duman çekti. Yüzüme üfleyip söyle gelişi güzel baştan aşağı süzdü. "Hayırdır süt oğlan niye dün gelmedin kulübeye?"

Yüzüme gelen dumanı elimle savurup sigaramı içmeye devam eden adama diktim gözlerimi "Ne zırvalıyorsun amına koyduğum?" Yine şu alaylı bakışlarını çıkardı yüzüme kavgada da öyle bakmıştı tipini siktigim. "Demek süt oğlanın canı oyun istiyor he?" Diziyle bacaklarımı aralayıp sertliğini bana sürtünce gözlerim fal taşı gibi açıldı. Kulağıma yaklaşıp "Eğer bu gecede gelmezsen gece ben gelirim fena halde canını yakarım ertesi günü topallayarak yürürsün süt oğlan, izah ettim mi derdimi?"

"Senin ben derdininde izahınında amına koyarım orospu çocuğu" yakasından tutup dudağının üstüne gelişi güzel bir yumruk geçirdim. Kafası yana düşüp sanki sinek ısırmış gibi hiç birşey olmadan elindeki sigarayı yere attı. Bakışları gözlerime dikildi. Öyle donuk bakıyorduki ne düşündüğünü çözemiyordum. Poşetteki ekmeğin ucunu koparıp ağzına attı.

"Şimdi git gece gel bu yumruğun hesabını o zaman soracağım. Eğer gelmemezlik edersen karşında bu kadar sakin bir Kürşat bulamazsın süt oğlan." Önümden geçip giderken arkasından bakakaldim. Ne yani ben bu zamanda gôtünü veren bir ibnemiydim anasını satayım.

Sanki kainat bana kaşıkla verip kepçeyle alıyormuş gibiydi. Yeni bir yaşam yeni bir hayat derken başıma azgın ibne bir ülkücü çıkmıştı. Bundan daha önemlisi ise ben ibne değildim amına koyayım.

FERİT (GAY)Where stories live. Discover now