Bir şey demeden yemeğimi yemeye başladım. O sabah kahvaltısını etmiş olacak ki, ona karşı uzattığım teklifi geri çevirdi.

Bu sırada eline aldığı tabletde bir şeyler karaladı. Şimdi sırada günlük sorular vardı.

"Bu gün nasılsın, kendini nasıl hissediyorsun? Mide bulantın geçti mi?" art arda sorduğu sorularla konuştum.

"İyiyim, dün midem kötüyde ama şuan iyi." Gülümseyerek rahatladım ifadesini verdi. Uzun bir sessizlikten sonra Leyla hanım içini kemiren soruları sordu.

"Aden, bu bir hafta içerisinde neden hiç kimseyle konuşmak istemiyorsun? Kuzenin Yıldız, gerçekten gün içinde nasıl üzüldüğünü göre biliyorum."

İçimdeki soruların cevabını kendime vere bilirsem cevaplayacağım. Yemeğimi çatalla ayırarak konuştum.

"Yıldız benim canımdan ötedir.. onun üzülmesini, kırılmasını istemem ama bu benim düşünce aşamam gibi bir şey. Kendime belirli bir süre koydum. Bu süre içerisinde her şeyi kafamda netleştireceğim ve artık bu iğrenç şeyden tamam kurtulunca onunla rahat bir iletişime geçmeyi umuyorum. Şuan olmuyor..Bende isterim onunla konuşmak, gülmek, eğlenmek ama her şey benim istediğim gibi ilerleseydi, ben şuan böyle olmazdım."

Leyla hanım dediklerimi en içten hissetmiş gibi sıcak bir gülümseme yolladı. "Senin asıl derdini anladım aslında, sen hastalığın hakkında sana danışma gereği bile duymadan eve bir doktor getirdikleri için kızgınsın..Doğru anlamış mıyım?"

Adeta bir psikolog gibi düşüncelerimi dile dökerken konuşamadım. Sadece bir cümle söyleme ihtiyacı hissetdim. "Eğer bana gelip deselerdi ki, sen madde bağımlısısın, bak işte o zaman onların bir şey demesine izin bile vermeden çekip giderdim doktora. Beni hiç mi tanımadılar ki, bana söyleme gereği bile duymadılar?"

Leyla hanım eliyle sırtımı sıvazladı. "Onlar senin kendi isteğinle böyle bir şey yaptığını düşünmüş, doğru düşünce değil ama o endişeyle olmuş işte bir şeyler. Bu zaman akla yatan ilk şey doktora baş vurmak, fakat onlar işi aceleye getirmiş senin fikrini bile sormadan bana gelmişler. Onlara kızman doğru değil ki, sadece endişe eşliğinde yapmışlar işte bir karar."

Yediğim yemeği masaya bırakarak ona döndüm. "Leyla hanım, haklısınız ama lütfen görüşmem için baskı yapmayın. Kendi isteğimle çıkacağım karşılarına."

"Bu asla baskı değil ki güzelim. Senin isteğine kalmış bir şey. Yinede görüşmek istemesen bile küçük bir mesaj sadece. Bari onlar için yap bunu. "

Ayağa kalkarak odadan çıkmak için haraketlendi. Gitmeden önce sarılmayı unutmadı. "Sipariş ettiğin kitaplar gelince odana getireceğim ve beraber okuyacağız, sakın unutma."

Tembihler gibi konuşmasıyla gülümsedim. Odadan çıkıp giderken elime telefonumu aldım. Şuan kararsız bir şekilde ekrana bakıyordum. Elim ilk Yıldız'ın mesajına gitti.

Uyarı: MESAJLAR FARKLI GÜNLERE AİTTİR.

Yıldız: Yemek yedin mi?

Yıldız: Ben ilk defa sarma yapmıştım. Güzel olmuş mu tadı?

Yıldız: Film izleyeceğim yoksun..

Yıldız: Evde bir şey kalmamış ama hiç bir şey almayacağım.

Yıldız: Seninle birlikte alışverişe çıkmak istiyorum.

Yıldız: evde herkes açlık krizine girdiği için mecbur aldım.

Mafya mısın sen?Where stories live. Discover now