2.OĞUZ TİMİ

66 18 22
                                    

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünü olup tüm ayrıntısına kadar kurgudan ibarettir.

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutma!!

Günün şarkısı;Seni yerler-Sezen aksu

Başlıyoruz:)

🌼

Efsun'dan~

Sessizdik. Çıtımızı çıkarmıyorduk. Bu durumdan sıkıldığım için sohbet etmeye çalışıyordum. Tıpkı şu an da olduğu gibi ama o ya kafasını sağlar ya da tek kelime cevap verirdi. Sıkıcı insan

"Sen hep böyle misin?" dedim. Konuşmaya devam ettim.

Anlamamış bir şekilde bakınca açıklama yaptım. "Yani hep susar mısın?"

"Kısa ve öz konuşmayı tercih ederim." dedi.

"Sorun da o işte hiç konuşmuyorsunki az ve öz olsun!" dedim isyan edercesine. Bir an gülümsuyordu ki aniden ciddiyete büründü. Ben ise bu haline kıkırdadım. Evime gidiyorduk. Fazla uzak olmadığı için on beş dakikaya varmıştık. Kendisi gibi resmî arabasından inerken dikkat ettim. Sonuçta pahalı ve lüks bir arabaydı. Kim zara gelmesini isterdiki?

Topuklu ayakkabılar hiç benlik değildi ama mecbur giymiştik. Bileklerim sızım sızım sızlıyordu artık. Acıdan olsa gerek ayakta durmakta zorlandım. Küçüklüğümden beri sürekli spor ayakkabı giyerdim. Ama mesleğimi elime aldığımda işler değişmişti. Annem her zaman şık ve resmi olmam gerektiğini söylerdi. Onu kırmak istemediğim için dediğini yapmıştım. Ama bu acıdan ayaklarımın yara olmadığı anlamına gelmiyordu.

Yavaş adımlarla evime ilerlerken aklıma gelen şeyle durup yüzümü ona çevirdim. "Görüşürüz." Adama görüşürüz demeden gidiyorduk.

Bir kaça saniye bekledi ardından o da "Görüşürüz" dedikten sonra tekrar evimin yolunu tuttum.

İçeriye girdiğimde holde bulunan vestiyere kabanımı astım. Ardından toplu ayakkabılarımı çıkardım. Ayaklarıma kara sular inmişti. Halsiz ve bir o kadar da bitkinim. Banyoya doğru yürüdüm. Sıcak bir su da duş almak iyi gelecekti...

Normalist bakış açısı;

Efsun Hanımı bıraktıktan sonra tekrar askeriyeye döndü. Koridorda ağır ağır ilerlerken bir şeyi unuttuğumu fark etmişti.

Yiğit ve Furkan'a ceza...

Aniden hatırladığında hızla geri dönüp koğuşa ilerledi. Şu an uyuduklarına adım gibi emindi. Vereceği ceza onlara yeter de atardı bile. Koğuşu önüne geldiğinde kapıyı sertçe açtı ve aynı sertlikte kapattı. Belki de bir tık fazla sert kapatmıştı sinirden. Derin nefes aldı, verdi. Ellerini yumruk yapıp ranzaların demir kısmına üst üste vurdu.
Ve "TİM UYAN!" diye sertçe bağırdı. İlk başta Hakan uyandı, etrafa baktı. Komutanını görünce hızla yatağından uzaklaştı. "Komutanım, hayırdır inşallah? Yoksa bir görev daha mı var?" Bu sefer ses İlkay'dan gelmişti. Serdar döndü, yeni yeni uyanan Yiğit ve Furkan'a baktı. Sırıttı. Tam bir piç sırıtışı gibi.

Bugün Serdar'ın günüydü. Çünkü en eğlendiği ceza türünü uygulayacaktı onlara. Tabii bu cezayı verirken tüm askeriye karşısın da verecekti. Anlamalılardı. Bir daha komutanına gülmeyeceğini anlamalılardı. Anlamazlarsa uygulamalı bir şekilde anlatacaktı. Tıpkı şu an ki gibi.

GÖKTEKİ YILDIZLAR Where stories live. Discover now