gözlerimden akan yaşlar dinmek bilmiyordu kahvelerim demirin kas katı kesilmiş vücudunu takip ederken bedenimi taşıyamıyan dizlerim yere çökünce sessli şekilde ağlamaya başlamıştım.

demir bu halime karşılık deponun duvarına yumruğunu geçirince dudaklarımdan çıkan zamansız çığlıkla birlikte ayağa kalktım elleri hasar görüp parmak bugularının derisi soyulmuş hafif hafif kanıyordu gözlerim elinden çekilip bana bakan siyah gözleriyle kesişince içimdeki ürpertiyi es geçip sonunda iki kelimeyi bir araya getirmeyi başara bilmiştim.

"o herif dediğin ss-enin ikizin!sen bana ne diyorsun? gördüğün o resimlere bakıp bana ne ima ediyorsun?ben ona nasıl yakalaşa bilirim."

demirin adımları depoda yankılarınken her adımında içimdeki korku büyüyordu aramızdaki mesafeyi oldukça kapatıp dibime sokulduğunda göğsüm göğsüne değiyor vaziyetteydi göz yaşlarım onun yüzüne değip ona bulaşacak kadar yakınken
nefes alış verişlerimiz birbirine çarparken sakallı çenesini yüzüme sürtmeye başlamıştı göz kapaklarım kendiliğinden kapanmıştı

"anlat o zaman bana!ben senin aksine sana inanmak istiyorum bu yüzden şu çeneni aç ve bana neler döndüğünü anlat"

sıkıca sıktığı çenesiyle dişlerinin arasından tehditkar bir tıslama gibi konuştuğu cümlesi bitince yüzüme sürtülen çenesini durdururken yavaşça çekilip yüz hizzasinin yüzüme durdurdu dudakları dudaklarıma değerken gözlerimi kaçırmıştım o benim aksime gözlerini dimdik dikmişti bana keletlenmiş gibi baktığında tekrar kahvelerim siyahlarıyla buluştu ona değen titrek dudaklarımı aralığımda demir her haraketimi iziliyordu

"bulut beni öpüp bana aşık olduğunu itiraf etti ben ona karşılık vermedim demir ona bunu yapamayacağımı söyledim bunun yanlış olduğunu ona senin ikizin ol-"

konuşmaya devam ederken demirin aniden yüzümden çekilip bağırmasıyla duraksadım

"tamam kes sessini!"

demir deliye dönmüş gibi davranırken
bana inanıp inanmadığını bilmiyordum
fakat demirin eline bu fotoğraflar nasıl geçmişti ona bunu kim çekip göndermişti üstelik böyle bir günde
bu bana kurulmuş bir tuzaktı aslında ucu demire de dokunuyordu birileri bize oyun oynuyordu bi iğrenç planlar bizi birbirimize düşürmek için kurulmuş ucuz oyunlardı.

demir beni alı koyup zorla o ilk gün kaçırılıp getirdiği o ormandaki eve getirmişti bana her şeyi anlatacağını söyleyip durmuştu her şeyi konuşmuştuk ona inanmadım inanmak istemedim nasıl onun bunu yapacağına inanamayıp acı çektiysem bunu yapmadığına inanmak da zordu.

fakat bana gösterdiği bir kaç şeyden sonra kafa karışıklığı yaşıyordum
fakat içimden bir sess ona inanmamı söylüyordu ama erken davranmayak ona bunu belli etmemiştim biz aramızda kargaşa yaşarken demirin telefonuna yollanan bu fotoğraflarla birbimize girmiştik demir deliye dönmüştü bulutla beni o halde görünce kafayı yememek için zor durduğu belliydi bana inanmayıp o telefonda gördüğüne inandığı için ona ilk başta kızıp kırgınlık içinde acı çekiyordum.

taki bir kaç dakika öncesiye kadar.
ona inanıyordum o bunu yapmamıştı bana ihanet etmemişti böyle iğrenç birşeyi yapmamıştı bu kadar küçülmemişti.
bunların hepsi bir yalandan ibaretti koca bir yalan birileri bize tuzak kuruyordu.
ilk önce demire kurulan bir oyundu fakat o kadar iğrenç ve büyük bir yalandı ki inanmamak elimde olmayacak birşeydi demir bana kızamazdı kim olsa aynısını yapardı demiyeceğim çünkü başkası benden daha fazlasını yapardı.
şimdi de bana kurdukları tuzak bulutla beni o halde çekip demire göndermişlerdi bizi birbimize düşman etmek için elinden geleni yapıyorlardı.
ben bundan emindim ortada dönen birşeyler  vardı Leyla'nın da bu işte olduğu belliydi fakat o bunları tek başına yapamazdı onun aklı bunlara ermezdi. peki kim ona yardım ediyordu?bize bunları yapan kimdi.

Mafya Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin