Sözlerinden sonra kaybolmak istedim, kahroldum, acıdı canım,ölüm kadar acıdı.

Gözyaşlarım kendiliğinden durdu, ağlamaktan yoruldu gözlerim.

"Kaan... Acıtıyorsun, yapma... Yakma canımı, sen yapınca çok çaresiz hissediyorum." Bir şey demedi, demesini beklemedim zaten. İkimizin üzerinde yorgunluk vardı, iki aylık bir ilişki bu kadar yorar mı?

Araba durduğunda geldiğimiz yere baktım, normalde asla önünden bile geçmeyeceğim bir yerdi.

Kaan arabadan indiğinde ben de indim. Kaan iki adım önümde yürüyordu, topuklu ayakkabı şimdiden ayağımı acıtmaya başlamıştı.

Mekândan içeri girdiğimde burnuma çarpan koku midemi bulandırdı. Gözlerimi etrafta gezidirdim. Ben burada ne yapıyordum? Böyle yerlerden nefret ediyordum, böyle giyinmekten nefret ediyordum. Kendi içimde büyük bir huzursuzlukla savaşıyordum, Kaan'ın tavırlı hali ve şu an bulunduğum yer beni huzursuzlukla boğdu.

Kaan elimi tutup beni kendiyle birlikte yürüttü, kenarda duran adama yaklaşıktı.

"Demir burada mı? " İri yapılı adam başını iki yana salladı,"Demir bey bu akşam burada olmayacak, sizinle ilgilenmem için beni görevlendirdi." Kaan sakalını kaşıdı,"bir sorun mu var?" Adını bilmediğim adamın yüzünde küçük bir tebessüm oluştu;"bir şey oldu ama sorun değil, Demir Bey'in eşi doğurdu dün gece. Bir kızları oldu," Dedi.

Kaan başını salladı beni kendi peşinden sürükleyerek yürümeye başladı. Merdivenlerden çıkıp üst kattaki bulunan locaya girdik. Kaan rahat bir şekilde oturup beni yanına çekti. Karşımızda duran adama baktığımda korkudan Kaan'a sokulmamak için zor tuttum kendimi. Delici bakışları beni boydan boya inceledi, yüzüme alaylı bir şekilde baktı, pis bir gülümseme belirdi yüzünde.

Kaan beni kolunun altına çekip saçlarımı öptü,"bir şey içmeyecek misin?" Midem bulanmaya başlamıştı, hiçbir şey içecek halde değildim. Başımı iki yana sallayarak cevapladım onu, karşımda duran adamın bakışları gerginlikle dilim tutuldu. Normalde görsem yolumu değiştireceğim bu adamın Kaan ile ne gibi ilişkisi vardı? Karşımdaki adamın bir anda kahkahalara boğulmasıyla şaşkınlıkla ona baktım.

"Abim be,çok fenasın sen." Gülmekten yerlere yattığını görünce şaşkınlıkla Kaan'a baktım. Kardeşi Yiğit bu adam mı?

"Yiğit! " Kaan'ın öfkeli sesiyle irkildim. Adının Yiğit olduğunu olduğunu öğrendiğim adam gülmeye devam ediyordu. Yerden kalkıp masanın üstündeki kadehi alıp kafasına dikti. Sertçe masaya bırakıp bana bakıp kafasını iki yana salladı. Sonra şişeyi alıp kafasına dikti, o kadar sarhoştu ki ayakta duramıyordu. Kaan ellerini yüzüne kapatıp birkaç saniye öyle bekledi. Yiğit Kaan'a bakıp daha fazla gülmeye başladı.

"Abim sinirlendi," şişeyi tekrar kafasını diktiğinde Kaan öfkeyle kalkıp elindeki şişeyi aldı.

"Yeter bu kadar!" Yiğit ciddi bir şekilde abisinin yüzüne baktı, birkaç saniye geçmeden tekrardan gülmeye başladığında. Şaşkın bir şekilde ikisine bakıyordum, Kaan elini Yiğit'in ensesine atıp yüzüne yaklaştırdı kafasını.

"Senin arkanı toplamaktan bıktım Yiğit. Senin götünü kurtarmaktan bıktım. Ne zaman düzeleceksin sen? Adam ol artık." Yiğit dikkatli bir şekilde bana bakıp güldü,

"adam olmak böyle bir şey mi abi?" Ne ima ettiğini anlamadım ama Kaan öfkeyle Yiğit'i yere fırlattı.

"Bir gün," nefes nefese konuştu Kaan,"bir gün gerçekten elimde kalacaksın Yiğit. Bir gün gerçekten beni kardeş katili yapacaksın." Yiğit Kaan'ı zerre umursamadı içki şişesi aldı eline tekrar. Kaan daha fazla delirdi.

GEÇMİŞİN KUKLASI +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin