KAÇIŞ BİR GÜN DAHA || 2 BÖLÜM

165K 5.7K 437
                                    

KAÇIŞ 1 GÜN DAHA || 2 BÖLÜM

Emir tuğra elindeki viskinin son yudumunu da boğazından aşağıya kaymasını sağladı. Sahi bir saatte kaç kadeh bitirmişti. Bir, üç, sekiz sayamamıştı. Yavaş içmezdi genç adam. Yudum yudum içenlere de sinir olurdu içkiyi. Unutmak için içilirdi o berbat sıvı. Neden unutmayı yavaştan alırlardı ki insanlar. Yeni bir tane daha doldurdu. Başı dönmeye başlamıştı. Gözlerinin önünden renkli ışıklar geçiyordu. Galiba gerçekten sarhoş olmuştu.

Oturduğu koltuktan destek alarak ayağa kalkmaya çalıştı. Ama dönen başı kendisine hiç yardımcı olmuyordu. Hem bu çağırdığı kız nerede kalmıştı ki ? Neredeyse sızmak üzereydi ve o bir kadın istiyordu.. Sıcak ateşli ve arzulu bir kadın.

Sehpa'nın üzerinde duran telefonu eline alıp bir numara çevirdi. Karşı taraftan ses gelince sinirlice bağırdı adama.

"Kız nerede kaldı. Yarım saat önce burada olması gerekliydi.. Duman patronun sinirli sesine aldırmadı. Onun için zor bir geceydi ve unutmak istediğini anlayabiliyordu. Herkesin bildiğinin aksine Emir tuğra Bey'in bir kalbi vardı. Nadir sızlasa da bir de vicdanı. Kolay kolay üzülmez acımazdı Emir bey

. Bir tek çocuklara kıyamazdı bu Dünya da. Gözünden sakınırdı onları. Düşmanın tohumu olsalar bile. Nefretle doğmazdı çocuklar , kin intikam sonradan aşılanırdı onlara. Bunu çok iyi biliyordu patronu.

"On dakika içinde dairenizde olacak efendim " dedi ılıman bir sesle. Emir cevap vermeden kapattı telefonu. 

Sersem gibiydi. Başını hareket ettiremiyordu. Duvarlar dönüyordu sanki..

Neden bu kadar kötü olmuştu ki ? Ne kadar içerse içsin bu kadar kötü etkilenmezdi o.. Eğer düşüncelerini toplayabilseydi nedenini de anlardı.

Ayakta duramayacağını anladığında tekrar oturdu koltuğa.

Nehir , gözyaşlarını tutamıyordu. Saç dipleri cayır cayır yanarken duyduğu acı hiçbir şeydi. Hayatı yarım saat sonra geri dönülmez bir yola giriyordu. Bir kez daha lanet etti içinden Leyla'ya. Hepsi onun yüzündendi. Kendisini kurtarma için onu yakmıştı..

Sülo aynadan hala ağlayan kıza sinirle baktı.

"Zırlamayı kes adamın yanında da böyle ağlarsan , menün edemezsen sabaha çıkamazsın " dedi sertçe.. Korku dalga dalga yayıldı bedenine genç kadının. O adam kimdi ?Ona kötü davranacak mıydı ?

İşkence edecek miydi ? Vuracak mıydı ? Canı daha ne kadar yanacaktı ? Hiç birisini bilmiyordu..

Siyah minibüs durduğunda kalbi daha hızlı atmaya başladı. Ölüm vakti gelmiş miydi ? Yaşarken ölmek diye buna deniliyordu herhalde.

Sülonun kendisini sürüyerek çıkartmasına ses çıkarmadı. Saatlerdir yalvarıyordu zaten. Bu adamın elinde kalmaktansa kaderine razı gelirdi. Pis bakışlarından rahatsız olmuştu genç kadın. Ona yiyecekmiş gibi bakıyordu.. Bunu en başından anlamıştı.

Oda da ona yalvardığında isterse onu götürmeyeceğini ama gece onu yatağında istediğini söylemişti. Ölürdü de bu pislik adamın koynuna girmezdi. Hangisi daha kötüydü bilmiyordu ama Sülonun koynuna girmek en kötüsüydü.

Duman karşısındaki adama sinirle baktı. Geç kalmıştı. Kızın kolunu mengene gibi tutan koluna baktı. Sülo kızın kolunu bıraktı.

"Kusura bakmayın Duman bey biraz geç kaldık "dedi mahcubiyetle.

Duman gözlerini kıstı. "Bırak kızı patron bekliyor " dedi.

 Adam kızı içeriye iterken Duman Sülo'nun önünde durdu.

"Sen yukarıya çıkmıyorsun , kızı yukarı götürün" dedi adamlara..

Sülo kaşlarını çattı. Şimdi bu kız istemem diye tutturursa başı belaya girecekti. Yine de karşısındaki adama olmaz diyecek kadar aklını kaybetmemişti. Duman Aslan kimsenin karşısına almak istediği bir adam değildi. Çokça duymuştu adını.. Adam için psikopat deniyordu.

Nehir kolunda tutup onu asansöre götüren adamdan kurtulmak istedi ama sadece düşünmekle yetindi. Bir doksan boyuyla yapılı vücuduyla ona karşı koyamazdı. Sadece minik bir kuş gibi avuçlarında ezilirdi.

Koruma elindeki anahtarla kapıyı açıp kızı içeri itekledi. Yüzünde ki pis sırıtma midesini bulandırıyordu genç kadının. Nehir kapının önünde dikilmeye devam etti. İçeriye girmeye cesareti yoktu. Dizleri titriyordu. Gözleri yine dolmaya başlamıştı.

İçeriden bir ses duyduğunda bir adım geriledi korkuyla.

Emir tuğra kapının açılma sesini duymuştu ama hala gelen giden yoktu. Neden girmiyordu bu kız içeriye ? Yoksa naz mı yapıyordu ? Oysa adamın hiç naz çekecek havası yoktu bu gece.

Başka bir gün olsa hak ettiği gibi ilgilenirdi o bedenle. Ama şimdi hayır ..

İstediği sadece arzuları tatmin etmekti.

Ayağa kalktı. Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başladı. Yavaşta olsa görüşü bulanıktı. Ne oluyordu böyle ?

Kapıya yaslanmış kızı görünce derin bir nefes çekti içine. Kızın üzerinde kırmızı kışkırtıcı bir elbise vardı. Başı eğikti .. Gözlerine bakmıyordu. Oysa şimdi onun kendisini baştan çıkarmaya çalışması gerekmiyor muydu ? Kızın yanına gitti. Yaklaştıkça kızın titreyen vücudunu daha fazla hissediyordu.

"Korkuyor musun ?" diye sordu.

Nehir başını kaldırmadan sadece kafasını salladı. Adamın kokusuna karışmış sert içki kokusu genzini yakmıştı.

"Hım demek öyle " dedi fısıltıyla.." O zaman neden buradasın ? Buraya beni memnun etmek için geldiğini biliyorsundur herhalde "

Nehir başını kaldırdı. Bebek mavisi gözleri adamın karalarıyla buluştu. "Zorla getirdi  !" dedi zor çıkan sesiyle.

"O zaman ne yapacağız ? " dedi elinin birisini duvara yaslayıp.

Nehir cevap vermedi. "Şöyle yapalım o zaman güzellik , ben seni o adam dan kurtarayım sende bana unutamayacağım bir gece yaşat ne dersin  ?"

Emir tuğra eğer sarhoş olmasaydı muhtemel bu sözleri söylemezdi. Bunda içkisine katılmış ilacın etkisi de büyüktü muhtemel.

"Yani beni o adama vermeyecek misin " dedi umutla.

"Hayır , seni o adama vermeyeceğim ama bu gece seni istiyorum karşılık ver " dedi acımasızca..


KAÇIŞ 1 GÜN Daha #Wattys 2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin