" Benim arkamda gördüğün kişi Binbaşı Alparslan Türk hem buranın komutanı hem de benim abim sana asla zarar vermez hatta sen istemediğin sürece yanına bile yaklaşmaz tamam mı "

Söylediklerimden sonra kafasını ufak ufak sallamış ve kucağındaki ellerine eğmişti. Onun bu rahatsız hali içimi parçalarken buranın askeriye olması ve benden başka kadın olmaması sonucu onu buradan çıkamam gerektiğini idrak edebilmiştim.

Arkama dönüp abime baktım. Yerde olan gözleri ona bakmam ile bana döndü. Kafamla kapıyı gösterdim başını sallayıp kapıya doğru adımladı ve çıktı.

" Hilal ben abimle konuşup geliyorum eğer iyiysen sende hazırlan çıkalım " hala ellerinde olan başını kaldırmadan başını salladı.

Burada daha fazla durmasını istemediğim için hızla kapıdan çıktım ve beni bekleyen abimin yanına adımladım.

" Abi Hilal korkuyor en iyisi ben onu da alayım otele gidelim " sözlerimi bitirmemle kaşları anında çatılırken neye sinirlendiğini anlamamıştım.

" Ne oteli Gece al kıza da eve geç ben burada kalırım "  itiraz etmek için açtığım ağzımı onun sert surat ifadesi ile kapatırken başımı salladım.

" Arabanın anahtarını da vereyim arabayla gidin yada süremeyecek gibiysen bıraksınlar sizi " kollarımı onun sert göğsüne yaslarken güvenle sarıldım.

O benim abimdi. Canımdı , kanımdı.

Bu hamlemi beklemiyor olacak ki kasılı olan bedeni anında gevşemiş hemen sıkıca sarmıştı kollarını gövdeme

" İyi ki varsın abi , iyi ki geldin ve buldun beni "

" Sen de iyi ki varsın güzelim , iyi ki geldim ve buldum seni "


*********************

" Gel Hilal burası benim odam dolaptan istediğin kıyafeti alabilirsin banyo da da temiz havlu ve gerekli göreceğin her şey var lütfen çekinme olur mu " kırmızı kırmızı olan yanakları ile kafasını salladı ve odadan içeri girdi. Ardından da kapıyı kapattı.

Abimle konuşmamızın ardından onu daha fazla orda tutmayarak eve getirmiş ve banyo yapması için kendi odamı vermiştim.

Onun kapıyı kapatması ardından zorlukla gülümsemeye çalıştığım yüzüm düşerken gözlerimi hüzünle yumdum.

Ne kadar güçlü durmaya çalışsam da içimdeki çocuk Hilalde kendini görüyordu. Hırpalanmış ve belki dokunulmuş bedeni ürkek gözlerle etrafa bakması bir erkek görünce tir tir titreyen bedeni ama yine de öğrencilerini korumaya çalışması ile küçük Geceydi sanki.

Onun bu halinden çok etkilenmiş ona yardım etmek için gözlerinin içine bakar olmuştum. Sanki onu bu psikolojiden kurtarırsam çocukluğumu da kurtaracaktım. Şükrü albayın hayatıma dokunduğu gibi belki bende onun hayatına dokunabilirdim.

Daha fazla kapının önünde beklememek için mutfağa doğru adımladım. Sabahtan beri bir şey yememişti. Sıcak bir çorba yapsam iyi gelir diye düşünüp mutfağa girdim. Çaydanlığa su koyarken bir yandan da tencereyi çıkarttım. Aklıma birden Asrının bana yaptığı tarhana çorbası gelirken samimiyetsize gülümsedim. Ne kadar onu düşünmeye çalışıp aklımı Hilal versem de beynimin büyük çoğunluğu tamamen onu düşünüyordu.

Hani neredeydi. Seni seviyorum deyip beni bayılttıktan sonra her zamanki gibi tehlikeyi tek başına göğüslemiş yine kendini feda etmişti. Sevgi bu muydu ? Beni korumak için bana yaşattığı korku neydi peki

Gözlerimi açar açmaz ya onu bir daha göremezsem düşüncesi bütün bedenimi ele geçirirken ben o arabadan nasıl çıktım nasıl onları görmek için çabaladım bir ben bir de Allah bilirdi.

ASİWhere stories live. Discover now