"Madem öyle. Daha fazla oğlumu üzemezsin." diyerek bana doğru eğildi. Annem olacak kadın ise öbür tarafıma geçip kollarımı tuttu. Ne olduğunu anlamadan ikisine bakarken kafamın altındaki yastığı aldı birisi. Yüzüme bastırınca çırpınmaya başladım. Çığlık atmaya çalıştım ama ağzımı açamadım.

Yapma anne demek istedi içimdeki küçük kız. Anne canım acıyor diye haykırdı. Anne ben sana kötülük mü yaptım diye mızmızlandı. Nefesimi kesecek misin anne diye sordu.

Ama kimse beni duymadığı gibi içimdeki küçük kızı da duymadı.

Çığlıklarım boğazıma tıkılırken gerçekten öleceğimi hissettim. Nefes alamıyordum. Ölmek istemiyordum. Salver için yaşamam gerekiyordu.

Çırpınmayı bıraktım. Ne kadar çırpınırsam çırpınayım hiçbir şekilde faydası yoktu. Daha fazla çırpınarak kendimi yoramazdım.

Yüzümdeki yastığın yaptığı basınç azalınca içime mutluluk doğdu.  Kafamı yana çevirip yastıktan kurtuldum.

Kollarımı tutan kadına tekmemi geçirdim. Justin'in annesi bana doğru bir hamle yapmıştı ki hemen yanımda bulunan makası alıp ona fırlattım. Bu makaslar da bir bitmiyordu. Makas tam da göğsüne saplanınca yataktan kalktım.

Kadın yere yığılırken vicdanım sızlamadı. Üzülmedim. Korkmadım. Bana cehennemi yaşatan adamın  annesini mi öldürmüştüm? Evet. Yada öldürecektim. Belki bunun sonunda bana çok işkence edeceklerdi ama ölmekten iyiydi. Başka çarem kalmamıştı artık.

"Sen ne yaptın!" diyerek yanıma geldi annem. Yani beni doğuran kadın. Yüzümdeki gülümseme ile ona döndüm. "Hak etti mi? Etti." Yüzündeki korkunç ifade ile bana baktı. "Sen delirmişsin." dedi. Kahkaha attım. Nefessiz kalana kadar güldüm.

"Veronica sen?" Demişti ki birinin bileğimi tutması ile yere düştüm.
"Seni öldüreceğim!" diyerek makası havaya kaldırdı bayan Kraliçe. Kana bulanmış göğsünden birer damla kan elbiseme damlayınca kusmak üzereydim.

"Üzgünüm ama bunu çok kişi dedi." diyerek omzumu tutan kollardan kurtuldum. Makası tutan eline tekmemi geçirdim. Makas havaya fırlayınca ondan önce davranıp makası aldım ve tekrar göğsüne sapladım. Bu sırada annem olacak kadın beni tutmak isteyince dirseğimi bacaklarına geçirdim. Çığlık atarak yere düşerken korkunç bir ses geldi.

Hızla ayağa kalkıp ikisinden uzaklaştım. Önce Justin'in annesine baktım. Başını duvara yaslamış baygınca yatıyordu. Sonra ise beni doğuran kadına baktım. Gördüğüm manzara ile çığlık atarak geriye doğru adım attım.

Ellerimle dudaklarımı kapatıp şok içinde o kadına baktım.

Kafasını duvarın sivri köşesine vurmuştu. Kafasından itibaren her yer kana bulanmışken geri adım attım.

Sırtım duvara değene kadar geri adım attım. Bu korkunç manzarayı ben mi yaptım? Lanet olsun bunu ben yapmıştım. Bu korkunç düşünceler ile kendimden geçerken kapı açıldı ve içeri Justin girdi. Önce duvara yaslanmış şok içinde eserime bakan bana baktı. Sonrasında benim baktığım içler acısı tabloya baktı. Onun da yüzüne şok ifadesi yerleşirken midem bulandı.

"Anne!" diye bağırarak annesinin yanına gitti. "Anne! Anne aç gözlerini anne!" diyerek annesini uyandırmaya çalıştı. Tek kelime etmeden Justin'in çırpınışlarına baktım. Acı çekiyordu. Ben de acı çekmiştim. Ağlıyordu. Ben de ağlamıştım.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now