Bu gergin ortamda sakinliğini koruyan tek kişi Caner'di. "Herkes bir dursun. Tuna geç kenara."

Tuna sertçe Caner'e döndü. "Gözlerimin önünde yürüyor Ceylan'a." Caner sakince konuştu. "İsteyen istediğine yürür Tuna. Siz ayrıldınız." Pusat'ın gülme sesi geldi. "Olmaz. Diyemez. Güzelim diyemez, yürüyemez, hoşlanamaz." Ayça konuştu. "Kudurma Tuna! Aldatmadan önce düşünecektin." Herkes şaşkınca bir bana, bir Tuna'ya bakıyordu. "Pişmanım."

Benim ise o an derdim Pusat'ın parfümüydü. Terbiyesizce adamı kokluyordum. Tuna direkt bana baktı. "Ceylan, lütfen." Beni manipüle etmeye çalışsa da Pusat'ın parfümü buna engel oluyordu.

"SARILMA ŞU ADAMA!" Sarılmıyordum. Bağırışı ürkmeme sebep oldu. "Bağırma lan embesil." Pusat bağırmasa bile sesi bağırıyormuş gibi çıkıyordu. Ses telleri fazla güçlüydü anlaşılan.

Birkaç dakika sonra yavaş yavaş dağıldılar. Pusat beni bıraktı. "Ne salak bir çocuk bu ya?" Güldüm. "Her kavganızda beni neden çekiyorsun? Doğruyu söyle, beni kendine siper mi ediyorsun?" Çok yüksek sesli bir kahkaha attı.

"Refleks diyelim." Güldüm. "Peki, gidiyorum ben." Kolumdan tuttu. Aniden elleriyle yüzümü kavrayıp yanağıma derin bir öpücük bıraktı.

Şok olmuş bir şekilde kaldım. "Ceylan?" Gözümün önünde elini salladı. İçeriden Ayça çıktı. "Pusat abi, ablama ne oldu?" Omuz silkti. "Hiçbir fikrim yok. Birden kızardı, kaldı böyle. Al sen ablanı." Beni sırtımdan ittirip çadırın içine geçirdi.

"Ceylan?" Maria ile Ayça karşımda el kol hareketleri yapıp beni hayata döndürmeye çalışıyorlardı. "Ne oldu Ceylan?" Elimi kaldırıp yanağımı gösterdim. "Ne?" Ayça alnına vurdu. "Öptü mü seni?" Yutkundum.

Ayça ile Maria çığlık atıp birbirlerine sarıldılar. Olayın şokunu atlatamamıştım henüz. "Dudağa nasip inşallah." Ayça güldü. Maria ise dalga geçercesine bana baktı. "Bu yanaktan öpülmeye böyle oluyorsa..." İkisi de bana güldüler.

Geriye doğru düştüm. "Abla!"

🌺

"Ceylan hızlan biraz. Böyle üç senede bitmez bu köy." Caner bana söyleniyordu. Ben ise dünden beri yaşanan şeylerin şokundaydım. "Ne yapıyoruz?" Arkamdaki sese döndüm. Üstünde siyah bir tişört ve altında siyah eşofman olan bir Pusat duruyordu arkamda. Saçlarını yeniden üçe vurmuştu. Yüzündeki küçük sakallar gitmişti. İlk defa onu üniforma dışında bir şey ile görüyordum.

Onu süzdüğümü gördü. "Çalış Ceylan çalış." Yanımdan geçip giderken can alıcı parfümü yeniden burnuma dolmuştu. Ayça, elindeki su şişesinden yüzüme sertçe su dökünce ancak kendime gelebilmiştim. "Hadi abla." Ayça'nın arkasından gelen kişilere baktım. Hepsi üniformayı çıkarmıştı. Aziz'in üzerinde beyaz bir tişört vardı. Altında ise siyah pantolon vardı. Ayça ile Aziz uzun bir süre birbirlerine baktılar. Ayça elindeki suyu bu seferde kendi yüzüne döktü.

Kucağıma konulan diğer tuğlalara baktım. Yavaş yavaş yürürken Pusat gelip kucağımdaki tuğlaları tek eline aldı. Ben iki elimde zor taşırken, Pusat karşımda şov yapıyordu resmen.

Gözüme fazla karizmatik geliyordu bugün. Her şeyi bir ayrı mükemmeldi. Sert bir rüzgar esince saçlarım uçuşmaya başlamıştı. Kulağımın dibinde Maria'nın sesini duydum. "Havada aşk kokusu var, alıyor musun?" Gülüp yanımdan geçti. Caner yakına yakına yanıma geldi.

"Ceylan! Çalışsana evladım." Yüzüne baktım. "Çalışıyorum." Kollarını önüne bağladı. "Evet birilerini izlemeye çalışıyorsun. Git şu ileriden bana iki çuval çimento getir. Ceza olsun sana."

Hızlıca gidip iki çuvalı aldım. Dışarıdan narin görünsem bile fazlasıyla güçlüydüm. Çuvalları sırtlayıp Caner'e götürürken yanımda dört çuval çimento ile Pusat yürüyordu. "Hadi öğretmen! Hızlan azıcık." Dalga geçiyordu benimle. Adımlarımı hızlandırdım. Arkamdan ıslık çalma sesi geldi. "Biraz daha böyle devam et. Bizim ekibe alacağım seni." Yorulmuş bir şekilde güldüm. "Mesleğimden çok memnunum. Teşekkür ediyorum."

Güldü. Ben bu kadar yorulmuşken onda tık yoktu. Varış noktama ulaştığımda çuvallarla birlikte kendimi geriye attım. Caner güldü. "Hadi iki tane daha getir." Pusat çuvalları yanıma bırakınca havaya kalkan tozların hepsi üstüme dökülmeye başladı. Yavaşça ayaklandım. Akşama kesin fıtık olacaktım. "Yormayın benim kızımı bu kadar." Gülzerin nene elinde çay tepsisi ile bize yaklaştı.

"Olur mu hiç? Çalışacak tabi." Yavaşça tekrar çuvalları sırtıma atıp yokuşu çıkmaya başladım. Bu sefer yanıma Tuna geldi. "Yardım lazım mı?" Onda da üç çuval vardı. Rekor Pusat'taydı.

"Yardım istese benden isterdi zaten." Diğer yanımdan Pusat çıktı. Şu durumda bile atışıyorlardı. "Sen her yerden çıkıp durmasana!" Pusat güldü.

"Alışsan iyi olur. Beni hep göreceksin çünkü."

...

Evlenin, evinizin çimentosunu bizzat ben taşıyacağım. Wjcmdwkxmmrlq

Ay okullar açılıyor (kalbim sıkıstı)

Neyse...

Yorumlarınızı ve oylamalarınızı bekliyorum.💐

Köy Hayatı Mı?Where stories live. Discover now