4.2-Güneş Ve Karanlık-

Start from the beginning
                                    

Burukça tebessüm etti. "Benim bir kalbim yoktu." diye başladı. "Onu annem yok etmişti. Ama ne oldu biliyor musun?" Soran gözlerle bakınca elini kalbimin üzerindeki elime koydu. "Sen geldin ve vücudumda bütün saf duyguların bulunduğu bir kalp inşa ettin. Oraya kötü duyguların girmesi yasak. Sadece temiz ve saf duygular girebilir oldu. Belki herşeyimle simsiyahım ama kalbim senin sayende bembeyaz." Gülümsedim. "Bu yüzden değerini bil Veronica. Bir daha kendini değersiz düşünme. Sadece kalbimdeki yerini düşünsen bile kendini milyonlarca kişinin taptığı tanrı sanabilirsin."

"Ben senin küçük kızındım değil mi?" dedim gülerek. Başını salladı. "Evet, sen benim küçük kızımsın ama kalbin tahmin edemeyeceğin kadar büyük."

Elini alnıma koyunca memnun olmuş bir ifade takındı yüzüne.

"Ateşini düşürmüşüm." Bacaklarımdaki battaniyeyi karnıma kadar çektim ve başımı yastığa geri koydum. Gözlerimi kapattım.
"Vardır vardır benim ateşim. Biraz daha ilgilen benimle." Elimi alnıma koydum. "Fazla ateşim var!"

"Ateşin mi var? Yanıyor musun?" Gülümsedim. "Hıhı.."
"İstersen söndürebilirim?" Gözlerimi açtım. Yüzünü çok yakınımda görmeyi beklemiyordum ki bir anda ürktüm. Dün gece yaptıklarımız aklıma gelince yanaklarım yandı.

"Yada yarım kalan birşeyler- diyordu ki elimi dudaklarına koyup susturdum. "Benim gerçekten ateşim var." diye bağırdım. Güldü. "Birşey soracağım," dedim.
"Sor bakalım."
"Senin daha önce hiç sevgilin olmadı değil mi?" Sorumla birlikte tekrar güldü. "Olmadı Veronica. Büyük ihtimalle inanmayacaksın ama seninle tanımadan önce aşkı saçma görüyordum. Ama seni görünce..." Durakladı. Bir süre bana baktıktan sonra geri çekildi. Ayağa kalkıp mağaranın dışına doğru yürümeye başlayınca ayağa kalkıp peşinden gittim.

"Beni görünce? Beni görünce ne oldu?" dedim merakla peşinden koşarken. Ellerini havaya kaldırıp omuz silkti. "Salver!" diyerek adeta koşarak arkasından ilerledim.

"Salver!" diye koşmaya devam ediyordum ki ayağıma devasa bir taş değince Salver anında dönüp beni tuttu. "Düşecektin."
"Ama düşmedim."
"Düşecektin. Biraz daha dikkatli olmalısın."
"Ama sen dikkatimi dağıtıyorsun ki!" diye bağırdım o sıkıca belimi tutarken. Gülümsedi. "Gerçekten mi?"

"Şapşal." dedim. Cevabı gecikmedi.
"Sensin şapşal."

"Bu arada herkes nerede?" Etrafına baktı. Alaycı ifadesi yüzünü ele geçirdi. "Bilmem neredeler?" Omzuna vurdum. "Dalga geçme! Herkes nerede?"
"Dün hepsi sarhoş olduğu için alışveriş yapmayı unutmuşlar. Bugün tekrar gittiler."

"Anladım. Sen neden buraya geldin?"
"Bam'a bakacaktım. Uzun zamandır oğlumla vakit geçirmiyorum." Güldüm. "Bende geliyorum!"
Koluma girdi ve mağaranın arkasına doğru ilerledim.

Ağacın altında yatan Bam bizi görünce olduğu yerde kalkıp yanımıza geldi. Salver'ın kolunu bırakıp heyecanla Bam'ın yanına gittim.

Elimi uzatıp başını okşadım.
"Seninle konuşmadık bayadır. Teşekkür ederim Bam. Beni ve sevgilimi kurtardın." Gülümseyerek Salver'a baktım. Ellerini göğsünde birleştirmiş gülümseyerek bize bakıyordu.

Bam hala benimle ilgilenirken kıkırdayarak başını okşamaya devam ettim. Bu sevimli canlı olmasaydı şuan burada olamazdık belki de.

Salver da gelip Bam'ın başını okşadı.
"Nasıl gidiyor oğlum? Neler yaptın bensiz?" dedi gülerek.

Bam'ın başını okşarken boynundan damla damla kan aktığını gördüm. Kaşlarımı çatarak boynuna doğru eğilip kanın kaynağına baktım.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now