2. Bölüm

14 5 13
                                    

Muhafız beni baştan aşağı iyice süzdü ardından "Şansın olduğunu düşünmüyorum ufak kız. Adını yazdırmak istediğinden emin misin?" diye söyledi aşağılayıcı ve küçümser bakışlarını göndererek. Muhafızın suratına en okkalısından bir kahkaha gönderdim. Kahkahamı aniden sonlandırıp dümdüz ve buz gibi bir ifadeyle "Kazandıktan sonra seninle düello yapmak isterim." dedim. "Çok güzelsin yazık olacak." Büyük bir sinirle adamın yüzüne yaklaştım. "Daha iyi bir fikrim var. Yarışmayı kazandıktan sonra seni düelloya davet etmeyeceğim. Kazandıktan sonra kafanı gövdenden ayıracağım adi pislik.". Arkamı dönüp avludan uzaklaştım. Arkamdan muhafızın gülme sesleri geliyordu. "Bir kız için fazla iddialı sözler" diye söyledi arkamdan gülerek.

Vakit geldiğinde avluya yürümeye başladım ve o adi muhafızı gördüm. Bana nerdeyse ağzını yırtacak kadar sırıtarak bakıyordu. İğrenç bakışlarını benden çekti ve tekrar konuşmaya başladı. "Evet varis adayları adını yazdıran altı kişi oldu. Hepinizi ikili olacak şekilde rastgele eşleştirdik. Caitly Andrea ile Thomas Gilby, Octavious Moralez ile Stan Marshall son olarak Ernold Yorut ile Rocky Loreli. Hepiniz avlunun ortasında eşleşin. Başlayın denildikten sonra her şeyi yapmakta özgürsünüz. Barutlu silahlar dışında istediğiniz silahı kullanabilirsiniz. Tek kural bu ve buna uymayanlar idam edilecektir."

Thomas Gilby denen çocuğun önüne geçtim. Beni görünce sırıttı kolay lokma olduğumu sanıyordu. "Sevgili Caitlyn Andrea, keşke turnuva dışında tanışsaydık ölecek olman ne kadar acı." dedi sahte olduğu belli yapmacık bir üzüntüyle. Ağzımdan hah diye bir nida kaçtı. "Çok konuşuyorsun Thomas Gilby ve gereksiz konuşuyorsun." Sırtıma çapraz bir halatla bağladığım kılıcımı çıkardım. Gümüş bir kılıçtı ve kabza kısmı koyu bir ceviz ağacından yapılmaydı. Bana babamdan, babama ise büyükbabasından miras kalmıştı. Thomas kılıcı tutabildiğimi görünce bile şaşırmıştı. Gerçekten beni haddinden fazla hafife almıştı. Kısa süreceğe benziyordu. Tam o sırada muhafızın gür sesi duyuldu: "Başlayın!"

Hızla bana sırıtan Thomas'ın üzerin atıldım. Daha ona fırsat vermeden ayak bileğine doğru savurdum kılıcı. Geriye çekilmişti ama çok geç kalmıştı. Sol ayak bileği kan içinde kalmıştı. Bilerek orayı hedef almıştım bu onun her hareketinde canını yakacaktı ve hareketini kısıtlayacaktı. Ama o bunu yanlışlıkla yaptığımı düşünmüştü. "Öncelikle kılıcını yerden kaldırman lazım Caitlyn." Kılıcını kaldırıp bana doğru hareketlenmişti ve kafama doğru kılıcını savurmuştu. Hızlı davranıp eğildim. Kılıcı bir şeye vuramadığından savrulmaya devam etmişti. Buda Thomas'ın dengesini bozmuştu. Tam o sırada eğildiğim yerden doğruldum ve sağ bacağına güçlü bir tekme indirdim. Bu onun zaten bozuk olan dengesini tamamen bozmuştu ve yere düşmesine sebep olmuştu. Yere düşmesiyle beraber kılıcı ileriye doğru sürüklenmişti çaresizce yutkunarak bana baktı. "Öncelikle..." diye başladım sözüme ve onun yanına doğru eğildim. Ardından kılıcımı iki elimle tuttum. "Sakın bir kadını aşağılama adi herif!" dedim ve ardından kılıcımı boğazına sapladım. Kanlar fışkırmaya başlayınca tatmin olmuştum. Kılıcımı, sapladığım boğazından çıkardım. Avlunun yanındaki köylüler ağızlarını şok içinde açmış bir bana bir de yerde yatan cesede bakıyordu. Hepsi kadın olduğum için benim ilk kurban olacağımı düşünmüştü. Ne acınası! Yarışmadan önce kavga ettiğim muhafız bile ağzı açık bana bakıyordu. En pis sırıtışımı ona gönderdim. Gözlerimi muhafızdan çekip, yanımda düelloya devam iki çifte doğru çevirdim. Stan Marshall denen çocuk gayet yetenekli gibi duruyordu. sanırım en zor düello onunla geçecekti. Rakibi Octavious Moralez azrailin yanında kol geziyordu. Bir kaç saniye sonra Stan denen çocuk kılıcını çocuğun karnına sapladı. Kılıcının keskin ucu zavallı Octavious'un sırtından çıkmıştı. Stan zafer duygusuyla gülümsedikten sonra gülüşü acı bir haykırışla kesildi. Bir kadın çığlık çığlığa ağlamaya başlamıştı. Zavallı kadın oğlum diye acı haykırışlar şeklinde çığlık çığlığa yere yığılmıştı. Sanırım Octavious'un annesiydi. Zavallı kadın. Stan yapmaması gereken bir şey yapıp önce cesede sonra kendi kanlı ellerine baktı. Katil olduğu ve masum birini öldürdüğü gerçeği yüzüne sert bir tokat misali çarpmıştı. Tam o sırada Ernold Yorut ile Rocky Loreli çiftinden acı bir haykırış yükseldi. Ernold Yorut yerde kan revan içinde yatıyordu. Rocky denen çocuk suçlu ve buruk bir şekilde gözlerini bana ve Stan'e dikti. Stan'ın halini görünce bir tık rahatlamış hissetti. Empati yapabileceği birini bulmuştu. Bana bakınca gözlerine bir dehşet ifadesi yayıldı. Eh normal, kim olsa bir ceset başında sırıtan birini görse dehşete kapılırdı. Tam o sırada Stan'de bana bakmıştı onun yüzüne de aynı dehşet ifadesi yayılmıştı. "Hanginiz önce ölmek ister çocuklar?" dedim ve ardından çıt sesi çıkmayan avluda bir kahkaha yükseldi. Benim kahkaham.


Krallık AvcısıWhere stories live. Discover now