3.

623 90 82
                                    

İzmit, Körfez

Efkarlıyım başım duman
Sitemim var ey koca çınar
Zor günümde nicesini andım
Muhabbet yetmezmiş bilmedim

Dün bugün dedim gönlüm avuttum
Yarın yetmezmiş bilmedim
Dert bir yandan
Sevda bir yandan

Derman yetmezmiş bilmedim
Sitem ne çare
Şu dünyanın haline kandım
Ben yalnızmışım bilmedim

Gönül için için yanar da
Sabır yetmezmiş bilmedim
Sitem ne çare
Efkarlıyım başım duman
Sitemim var ey koca çınar

Genç kız okulun tiyatro salonundaki sahnede gözleri kapalı halde şarkı söylüyordu, eski bir Nev şarkısının ruhuna dalıp gitmişti. Şarkıyı YouTube'da gezinirken keşfetmişti, kendi zamanının pop şarkılarından çok 90'lar ve 2000'lerin başında çıkan şarkıları keşfetmeyi ve dinlemeyi severdi. Dinleyicilerinin bam telini titreten sesiyle her zaman olduğu gibi sınıf arkadaşlarından fazlasını salona toplamıştı.

Kendinden emin adımlarla sahnenin önünde mikrofonsuz ve enstrümansız çıplak sesiyle verdiği küçük konser, okula yeni atanan genç müzik öğretmeninin kızı radarına almasına yaramıştı. Meyil, havai tavırlarla reverans yapıp arkadaşlarına kırıttı, yeni müzikçinin gözlerindeki hayran bakış, amacına ulaştığını anlamasına yetti. Kendisini bir daha hafife almazdı artık...

Hakan öğretmen alkışlayarak "Bravo!" Dedi.

Sahneden inerken "Teşekkürler hocam. Beğendiniz mi?"

Hakan öğretmen, kızın kırıtışından mı, bakışından mı, beğendiniz mi sorusundaki tuhaf vurgudan mı, yoksa müdür yardımcısının bu kıza dikkat et diye uyarmış olmasından mı bilinmez kısa bir an rahatsızlık duyduysa da hislerini kovuşturdu.

"Sesin müthiş Meyil. Çok güçlü hatta büyüleyici. Müzik eğitimi almalısın."

"Müzik benim için yalnızca hobi hocam. Ben avukat olacağım."

"Yazık olacak öyleyse?"

"Avukatlık mı? Hah!" derken Meyil sahnedeki merdivenlerden inmek yerine kendisine uzanan oğlanlardan birinin kollarına atladı ve kuş gibi havalanarak yere indi.

Hakan, aldırmadı. Ne de olsa 17-18 yaşında özel okul öğrencisi zamane gençleriydi. Etrafa toplanan hayran kalabalıktan, genç kızın popüler biri olduğu belliydi. Tenneffüs zili çalınca birlikte diğer çocukların önünde yürürken konuşmaya devam ettiler.

"Herkes avukat, mühendis, işletmeci olabilir ama herkes sanatçı olamaz. Allah vergisi yeteneğini küçümseme."

"Sağ olun ama ben gerçekten hukuk okumak istiyorum. Notlarım da çok iyi, zekamı sanat sepet zırvalığına harcamam asıl bence yazık olurdu. Sanat para etmiyor hocam. Müziğe hobi olarak da devam edebilirim."

Sınıf arkadaşları merakla toplanmış arkalarından geliyordu.

Hakan inatçıydı. "Bence velinin ağzıyla konuşuyorsun. Ailende avukat olmanı isteyen kim?"

Genç kız afalladı. Çok mu belli oluyordu? Oysa bu fikri gayet sahiplenmişti. Üstelik bu yeni yetme müzik hocası, kendisi hakkında hiçbir şey bilmiyordu.

Adam ısrar etti, "Hadi söyle, kim istiyor avukat olmanı?"

"Babam." Diyebildi. Az önceki hoyrat cesareti kırılmış gözlerine bir hüzün kuşu yerleşmişti.

"Kendisi de avukattır muhtemelen? Ya da gençliğinde avukat olmak isteyip olamamış mı? Seni, kendi kararlarını verebilecek bir genç kız sanmıştım Meyil."

HARBİWhere stories live. Discover now