33-Beni iki defa gafil avladın, sıra bende.

Start from the beginning
                                    

Taehyung'la kalmaya başladıktan sonra belli oranda azalan kabuslarım, yeniden kendini göstermeye başlamıştı.

Kurtulacaksın, söz veriyorum iyi olacaksın.

Namjoon'un hatıralarımdaki sesi korku doluydu.

Yutkundum. Etkisinden çıkamıyordum. O anları tekrar yaşamış gibiydim şimdi.

Biraz uzaktan gelen "Jungkook?" sesiyle birlikte başımı sol tarafıma çevirdiğimde bana endişe içinde bakan Taehyung "İyi misin?" diye sormuştu.

Yüzümdeki dağılmış ifadeyle başımı iki yana sallarken sehpanın üzerinde gördüğüm sigaraya doğru uzanmıştım.

Sigaranın zehrine sığındığım ilk an değildi bu.

Sigarayı elime aldığımda yakacak gücümün bile olmadığını hissederken aynı zamanda "Kabus gördüm." diye cevaplamıştım Taehyung'u.

Kızgınlığı bitmiş gibiydi.

Feromonları hafif ve rahatlatan türde etrafa yayılmış ve endişesini de açık etmişti. Onun endişesini bile hak etmiyordum belki de.

Yanıma kadar geldiğini hissettiğim Taehyung, başucuma çöktüğünde elimdeki sigarayı almış ve "Özel değilse anlatmak ister misin?" diye sormuştu yatıştıran fakat endişeli bir sesle.

Anlatacak ne gücüm ne de yüzüm vardı. Zaten nasıl anlatacaktım ki?

Taehyung anlattıklarımdan sonra benden korkar mıydı? Sorusu beynimi kemiriyordu. Bu ihtimalin gerçekleştiği durumda nefes almamı sağlayan tek varlığı da kaybetmiş olacaktım.

Ona anlatabilir miydim ki? Beni anlar mıydı? Haklı olmasam da hak verir miydi?

Sanırım vermezdi. Taehyung her zaman doğru olanın yanında olmaya meyilliydi.

Ve ben hatalı olandım.

Onun gözlerinde bana karşı en ufak korku ve suçlayıcı parıltı yakalarsam bununla baş edemezdim. Bunu yapamazdım.

Dayanamazdım.

Derin bir nefes alırken yutkunmuş ve bedenimi geriye doğru bırakarak koltuğun koluna doğru yaslamıştım başımı.

Jimin beni affetmişti. Namjoon da aynı şekilde sorun olmadığını ve bir hata yaptığımı söylüyordu.

Ama ben de hatalı olduğumun farkındaydım. O gün benimle arkadaşlarım arasındaki bağları zedelemişti. Bunu bana hissettirmek istemeseler bile ben bir noktada anlayabiliyordum. Delta ortaya çıktığında Jimin'in gözlerini görmüştüm.

Kurdum... Onun bana olan nefreti geçmiyordu.

Belki de nefret demek doğru bir tabir olmazdı. Bilemiyordum. Hayal kırıklığı? Bence daha doğru bir tabirdi.

Dalgınlıkla tavanda olan gözlerim çakmak sesiyle birlikte Taehyung'a döndüğünde benden aldığı sigarayı yaktığını ve dudaklarına götürerek derin bir nefes aldığını görebilmiştim. Dumanı geri verdiğinde bakışları da beni bulmuştu.

Bir de Taehyung vardı. Her ne kadar başta ona temkinli yaklaşsam da, buna geçmişimdeki ihanetler ve Taehyung'un tuhaf davranışları neden olmuştu, bir tarafımın ona çekildiğini geç de olsa fark edebilmiştim.

Holy SpiritWhere stories live. Discover now