30-Gözlerinin önüne getirdiği suret Vita'ya aitti

Start bij het begin
                                    

Ben öyle tahmin ediyordum yani...

Derin bir nefes alırken önümdeki masaya dizdiğim içki şişelerinde gezdirdim sinsi ve bir o kadar da haylaz bakışlarımı.

Jungkook birazdan evde olurdu muhtemelen. Bu yüzden de oturduğun koltuktan kalkarak karşı koltuktaki telefonumu almış ve saati kontrol etmiştim.

19.45

İçmek için güzel bir saat. Umuyordum ki Jungkook da böyle düşünüyordur.

Bence yaptığın doğru değil. Sarhoş olursa istemeyerek sana verecek o bilgiyi. Saygısızlık bu.

Saygısızlık olduğunu biliyordum ama Yoongi'nin daha fazla üzgün kalmasına da dayanamıyordum. Bunu hak etmiyordu. Hiç yoktan bir kere de olsa Jimin'i görmesini istiyordum.

Bir hafta olmuştu. Jimin nasıl dayanıyordu?

Oysa yoongi'ye deli gibi aşık olduğuna emindim. Nasıl kendine söz geçirebiliyordu? Ben olsam çoktan Jungkook'u affetmiştim muhtemelen.

Dış kapının açılma sesini duyduğumda kalbimin atışlarının hızlanmasına mani olamamıştım. Her defasında heyecan ve aşkla atmayı başarıyordu.

Jungkook'a öyle bir aşık olmuştum ki bu hale ne zaman geldiğimi kestiremiyordum bile.

Adım seslerinin yaklaştığını hissettiğimde oturduğum yerden kalkmış ve yönümü kapıya doğru çevirmiştim. O sıra içeri giren Jungkook da beni gördüğünde sonunda nefes almaya başlamış gibi gülümsemiş ve huzurlu bir ifade yerleştirmişti yüzüne.

Hiç bahsetmemişti ama bana karşı duyguları olduğuna her geçen gün daha çok inanıyordum.

Komik olansa bunun için hiçbir şey yapmamıştım. Nasıl olduysa aramızda bir köprü oluşturmuş ve o köprüde birbirimize doğru adımlamıştık.

Vita ben olmayabilirdim belki ama Jungkook'un aşkına sahip olan kişi bendim.

Bana bu şekilde bakan biri, beni terk etmezdi. Biliyordum. Jungkook'u bu kadar tanıyordum artık.

Ben de ona sevimli bir gülümseme bahşettiğimde bakışları gülüşümde oyalanmış daha sonrasında da masadaki içki şişelerini bulmuştu.

Hala bunu yapmaman taraftarıyım. İçimden bir ses planın ters tepecek diyor.

Ters tepemezdi. En fazla Jungkook içmek istemez ya da sarhoş olmazdı. Bu durumda da plan zaten otomatik iptal olurdu.

Sorun yoktu yani. Şansımı deneyecektim sadece.

Masadaki şişeleri gören Jungkook'un kaşları çatılırken tekrardan bana dönmüş ve "Bir sorun mu var? Sen genelde durduk yere içmezsin." demişti. Bu söylemi içten içe beni sevindirmiş ve gülümsemek istememe sebep olmuştu. Öylesine içmediğimi bilecek kadar beni izlemiş ve tanımıştı.

Dudağımı gerginlikle dişlerken biraz mutsuz bir profil çizmiş "Aslında, biraz içmeye ihtiyacım var." diye mırıldamıştım.

Yalan değildi bu. Yoongi'nin halini gördükçe gerçekten içmek istiyordum.

Jungkook'un irisleri şefkatle dolarken bir nefes bırakmış ve bana doğru ilerlemişti. Yanıma kadar geldiğinde beni kendine doğru çekerek göğsüne yaslamış ardından "Yoongi için üzüldüğünün farkındayım fakat şu an yan yana gelmeseler daha iyi. Bırakalım da Jimin bir şeyleri kafasında çözsün. Biraz uzattı mevzuyu ama emin ol o da farkında bu durumun. Eminim birkaç gün sonra Yoongi'yle konuşmak için gelecektir." demiş ve sırtımı boydan boya okşamıştı.

Holy SpiritWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu