𝟕- 𝐃𝐫𝐮𝐠𝐬 𝐚𝐧𝐝 𝐆𝐢𝐟𝐭

63 11 33
                                    


Olayın sonuna denk gelmiş olacaklar ki Wooyoung hızla arkasını dönüp koşarak gitmeye başladı. San ise hala koltukların birinde oturuyordu. Yanında bir kız vardı, kız ikisine de tanıdık gelmişti. İkisinin de gözleri San'a doğru kaydığında San'ın çoktan sarhoş olduğunu gördüler. Onlar bu anı yaşarken yeni yıl için geri sayım yapılıyordu.

Mingi sesleri umursamayarak hızlıca masanın arkasında duran koltuklara ilerlerlemeye başladı.
"Hyung, San denen herif eğer Wooyoung'un ağlama sebebiyse emin ol ki onun başına bela olurum. Sen de Wooyo'nun peşinden git yalnız kalmasın."

Hongjoong hızla başını salladı ve Wooyoung'un arkasından koşmaya başladı. Böyle zamanlarda yalnız kalmak içindeki ateşi daha da harmanlamak demekti. Saatlerce ağlar, "Artık bitti sanırım." diye düşünürdün. Fakat sadece acı uzun süredir orada olduğu için bünyen alışırdı, hissizleşirdin. Ama dinmezdi, hiçbir zaman...

Wooyoung'un arkasından koşarken tuvalete girdiğini gördü ve adımlarını oraya yöneltti. Kapının önüne vardığında ise nazikçe kapıyı tıklattı.

"Wooyoung güvendesin. Bak hyungun burada. Kapıyı açta yanına geleyim hadi."

Kapının kilidinin açılma sesini duydu. Wooyoung hafif kapıyı araladı. Kızarmış gözlerle karşısına baktı. Kapıyı tıklatanın gerçekten de Hongjoong olduğunu görünce kendini onun kollarına attı.

"Hyung neden böyle olmak zorundayım..."

Sesi boğuk çıktığından Hongjoong onu zar zor duymuştu. İnsanların görmemesi için ona sarılır halde lavoboya girdi ve kapıyı örtüp kilitledi. Kapıya yaslanır halde Wooyoung'a sarılmaya devam etti.

"Hyunguna anlatmak ister misin?" dedi abi şefkatiyle.

Wooyoung hıçkırarak konuşmaya başladı. Sesi zar zor çıkıyordu.
"Ortaokulda bana zorbalık yapan kızı hatırlıyor musun hyung? Bu partiye geleceğini bilmiyordum. Bizim üniversitede bile değil! San'ın suratını dahi görmek istemiyorum. Sarhoştu. Kız ilk önce onunla oturdu. Beni en başta tanımadı sanırım ikimize de içecek teklif etti. Ben içmedim ama San aldı. Çok saçma ki bir süre sonra onu öptü ve San hiçbir şey yapmadı! Kız da benim ortaokuldaki o şişman, zorbalık yaptığı çocuk olduğumu fark edince de beni aşağılamaya başladı eskisi gibi. San hiçbir şey yapmadı! Nefret ediyorum ondan! Sadece kendimi kandırdım ben. Asla sevilmeyeceğim." sona doğru sesi kısılmıştı.

Olayın garipliğini sorgulamak istedi ama sorularıyla onu bunaltmayacaktı.

Sırtını sıvazlamaya başladı.
"Geçti. Biz hep seninleyiz. San'ın yüzünü bir daha görmeyeceksin. Ayrıca hayatının hiçbir döneminde şişman değildin saçmalama. Wooyoung sakın kendini aç bırakmaya çalışma tamam mı? Bu şekilde çok kilo kaybettin. Senden değerli olan bir şey yok seni çok seviyoruz."

Telefonunun çalması onu böldü. Cebinden telefonu çıkardı, Mingi arıyordu. Wooyoung'a sarılmaya devam ederek telefonu açıp hoparlöre verdi.

"Hyung neredesiniz? Wooyoung'a sürprizim var. Ayrıca içi rahat olsun o sikiği Seonghwa'ya bıraktım. O da baya sinirlendi en yakın arkadaşım bile olsa Wooyoung'u ağlatmaya hakkı yok falan dedi."

Hongjoong sadece "Koridorun sonundaki tuvaletteyiz, eminim Wooyoung bir açıklama bekliyordur." deyip kapattı.

Aradan bir dakika bile geçmeden müzik olmadığı belli olan yüksek bir ses lavabonun kapısının önünde yükselince Hongjoong Wooyoung'u arkasına alarak kapıyı açtı. Wooyoung ise arkadan izliyordu. Her şey o kadar hızlı oluyordu ki başı ağrımaya başlamıştı.

"Shuhua?"

Shuhua saçından tuttuğu kızla birlikte konuşmaya başladı.
"Mingi haber verdi. Orospu bu mu?" kıza tokat attığında kız kendini onun elinden kurtarmaya çalıştı. Loş ışıktan belli olduğu kadarıyla yanağı çoktan kızarmıştı, saçları dağılmıştı, ağlıyordu. Kötü görünüyordu ve bu onu izleyen ikiliyi mutlu etmişti. İntikam almışlar gibi hissetmişti.

Allergy | SeongjoongWhere stories live. Discover now