" Ben rahatsız ederim karargahta kalmaya devam ederim " kaşları ışık hızında çatılırken yüzünde itiraz istemeyen bir ifade vardı.

" Gece bunu ilk ve son kez söylüyorum ben senin abinim ve burası senin evin senin beni rahatsız etmen gibi bir durum söz konusu bile olamaz insan ailesinden sıkılır mı ?" eli çenemi bulup yerden kaldırdı.

" Benim yanımda eğme başını hadi gidelim artık " elimdeki anahtara gülümseyip cebime attım ve çoktan apartmanın kapısından çıkmış abimin peşinden koştum. Hızlı yürüyordu.

Arabaya binip kemerimi bağlarken o da aynı hızla garajdan çıkmış zaten yakın olan askeriye doğru sürmeye başlamıştı. 10 dakikalık bir yoldan sonra arabayı park eden suratına baktım.

" Kardeş olduğumuzu üstlerden duyulursa aynı yerde görev yapamayız " aklımda uzun zamandır dönen sorun  ağzımdan bir anda çıkarken o da sanki bu konu hakkında düşünmüş gibi kafasını salladı.

" Ben bu konu hakkında çalışacağım sen düşünme bunları ve yorma kendini tamam mı ?" konu dönmüş dolaşmış benim yorulmama gelmişti gözlerimi devirip kapıdan indim. O da benim arkamdan inerken hızla hazır ola geçtim.

" Gece asi emret komutanım " tekmil vermem üzerine dudağının kenarı 1 saniyeliğine kıvrılmış ama hemen eski sert haline dönmüştü.

" Rahat çekilebilirsin asker " ufak bir baş selamı ardından hızla adımlayarak özlediğim askeriye girdim. Diğer özlediğim kişiye doğru ilerlerken aklımda sadece onu görmek vardı.

Dertsiz tasasız gidip boynuna atlamak istiyordum. Hızla çıktığım merdivenlerden sonra onun odasının önüne gelip kapıya vurdum. İçeriden gelen boğuk ses ile derin bir nefes alarak içeri girdim.

Masanın başında koca cüssesi ile oturuyordu. Kağıtlara gömülü kafasını kaldırmadan konuştu.

" Evet " benden yine ses gelmeyince çattığı kaşları ile kafasını bana doğru kaldırdı. Beni gördüğü an yorgun gözüken yüzü aydınlanırken oturduğu yerden kalktı. " Gecem "

Adımı uzun bir süre söylemediği gibi şimdi de yanına aitlik eki koyarak söyleyip beni etkiliyordu. Gerçi nefes alsa etkileniyordum orası ayrı meseleydi tabi

" Hani beni kokumdan tanıyordun. " Suratında çok görmeye alışık olmadığım muzip bir ifade ile bana yaklaştı ve kollarının arasına aldı. Başım hemen sert göğsünü bulurken onun eli de belimde yerini çoktan almıştı.

" O kadar çok beni sensiz bıraktın ki ölüp bittiğim kokunu anlamadım " lafı dolandırmasına gülerken kafamı kaldırdım ve gözlerine baktım. " Nasıl telafi etsek ki ? " aynı muziplikle cevap verişim onu da güldürürken kollarının arasında olmanın beni nasıl mutlu ettiğini düşündüm.

Bu adam beni miladımdı.

" Sana geberesiye hasretim var. Dün de görüşemedik. İki yüzyıl görüşememişiz gibi geldi. Ve üç yüzyıllık göresim geldi seni. "

Yakınlaşmamızdan itibaren bana sık sık şiir okuyordu. O sert çehresi yumuşuyor sanki başka bir insana dönüşüyordu.

Pelte kıvamına gelmiş sesim ile seslendim ona
" Asrın bana böyle şiir okuyorsun ya "
   "Hım"
" Sesin sanki duyduğum en güzel beste gibi "

Sesini çıkarmadan gözlerimin içine bakmaya devam etti. Sesini çıkarmasına da gerek yoktu aslında ben onun bir bakışından ne demek istediğini anlar olmuştum. Ben o olmuştum o da ben

" Bu aramızda yeni başlayan şey çok güzel ama ya üstlerden birisi duyup ayırırsa bizi , hem abimle de aynı yerde görev yapıyorum. " Abime açtığım korkularımı sevdiğim adama da söylerken gözlerimdeki endişe pırıltılarına hakim olamadım.

ASİDonde viven las historias. Descúbrelo ahora