7.BÖLÜM: "DERİN İZLER"

Začít od začátku
                                    

Yavuz, ''Zaman sadece sevdiklerimiz olmayınca çok hızlı geçer,'' diye konuştu, sesi derindi.

Ona bakmadan toprağı sevmeye devam ettim. Gözlerim içinde en sevdiğim olanın üzerindeki örtüye bakıyordu. Buz gibi toprağın altında acaba çok üşüyor muydu?

''Onu özledim,'' dedim sessizce ve toprağına gülümsedim. ''Seni çok özledim.''

''Ben de,'' dedi Yavuz.

Olmaması gereken iki insan, bizi bir araya getiren insan sayesinde yine bir aradaydı. Ne garip ölüm bir araya getirir derlerdi ama yalanmış, ölüm kimseye güvenmemeyi öğretti bana.

Uzun uzun ablama bakıp eğildiğim yerden kalktıktan sonra ellerimi nazikçe temizledim ve yanağıma düşen saç tutamını geriye doğru atıp Yavuz'a baktım. Onu bana bakarken yakaladım.

Eskisi gibiydi yani otuz üç gün öncesi ama eskisi gibi bakamıyordum ona. Yabancıydı ve saf hislerim kirlenmiş gibiydi. Kendimi suçluyordum, onu suçluyordum ve haklı yoktu. Bana yalan söylemesi kadar kötü bir durum varsa o da benim kolayca ona güvenmemdi.

Gülümsedim ve bu içimi acıttı. ''Davetiyeni aldım, tebrik ederim.''

Bir şey söylemedi ama memnun olduğunu göremedim.

''Sanırım buraya da bu güzel haberi ablamla paylaşmak için geldin,'' diye devam ettim. Ne olursa olsun umursamamaya çalışsam da içimde bir yerlerde engel olamadığım can yakma arzusuyla başa çıkamıyordum. Farkında olmadan beni kırdığı gibi onu kırmak istiyordum.

Yavuz kafasını eğerek, ''Tabii ki hayır,'' diye reddetti. ''Buraya sadece ona ihtiyacım olduğu için geldim.''

Tekrar gülümsedim. ''Neden? Neden ablama ihtiyacın var ki?''

''Belki sana ulaşmanın bir yolunu bana söylerdi,'' diye cevap verdi.

Dudaklarımı büktüm. ''Artık istesen de bana ulaşamazsın.'' Kafamı kararlı bir şekilde salladıktan sonra ona veda eder gibi baktım. Onu görmek beni maalesef ki artık üzmeye başlamıştı. Filizlenmiş bir çiçeğe şimşek vurmuş gibi çiçek açamadan öldürmüştü beni, nasıl üzülmezdim ki?

Yavuz gitme der gibi bakıyordu ya da ben ona karşı olan toy hislerim yüzünden buna yorumluyordum.

''Umarım mutlu olursunuz ve çok merak ediyorsan söyleyeyim,'' diye ekledim yutkunarak. ''Nişanınıza katılamayacağım o gün başka bir randevum var ama hediyenizi muhakkak göndereceğim. Son kez.''

''Akça yapma böyle,'' dedi Yavuz soğuk bir duruşla. ''Bana böyle davranma.''

''Neden?'' diye sordum alaycı bir tavırla. ''Sana olması gerektiği davranıyorum hatta biliyor musun bu bile çok... Çünkü sen benim hayatımda gördüğüm en...''

Bir anda sözümü kesti ve gözleri omzumu aşarak arkaya kaydığında, ''Allah kahretsin,'' diye konuştu endişeyle. Kaşlarımı çattım ve gözleri anında gözlerimi buldu. ''Takip mi edildin?''

''Anlamadım?'' dedim saf saf ve arkama döneceğim vakit beni durdurdu.

''Sakın!'' Elini uzattı ve aceleyle yüzüme baktı. ''Çabuk çıkmamız lazım buradan! Derhal!''

''Ne diyorsun kim takip etmiş beni!''

Elini ısrarla uzattı. ''Çabuk diyorum sana!''

Elini tutmadan önüne geçtim ve ilerlemeye başladık. Yavuz arkasına bakarken adımlarım beni onun peşinde sürüklemeye mahkum etti ve bir anda bir silah sesi patladı. Yavuz bağırarak, ''Koş!'' diye harekete geçirdi ve elimi sımsıkı tuttu.

AKÇAKde žijí příběhy. Začni objevovat