GÇ - 1.BÖLÜM

186 13 5
                                    


DESCENDANTS OF THE SUN KORE DRAMASI UYARLAMASIDIR

GERÇEK KİŞİ VE KURUMLARLA HİÇBİR ALAKASI YOKTUR. 


Güzel bir gündü. Güneş tepede insanların hücrelerine nüfuz ediyor, sonbaharın serinliği ise hafifçe kendini belli etse de keyif bozmak yerine iyi geliyordu insana. Özellikle de tüm hayatı kışlada geçen bu iki adama çok daha iyi geliyordu. Daha iki gün evvel özel ve zor bir operasyondan dönmüşlerdi ve bugün nihayet izin günleriydi. 

Cihangir elindeki oyuncak silahı yeniden yokladı ateş etmeden önce.

"Bozuk bu."

Ateş bu sözün üzerine ise  bıkkın bakışlarını en yakın arkadaşının üzerinden çekmeden ateş etti ve hemen oyuncak ayıların önüne dizili balonlardan birkaç tanesini patlattı. "Ağlayacaksan oynamayalım."

Cihangir, Ateş'e dönüp sırıtırken silahı ateşleyerek geri kalan balonları da patlattıktan sonra keyfi artık çok daha yerindeydi. Uzun zamanın üzerine izin yapıyorlar, gerçek silahlardan, mermilerden, kandan, ateşten, gözyaşından uzakta bir gün geçiriyorlardı.

"Ağlamak değil, ağlatmak diyelim ona biz."

Ateş en yakın arkadaşına karşı gözlerini devirdi. Sinirle elindeki oyuncak silahı kendilerini büyük bir şok içinde izleyen  görevliye  uzattı. "Ödülümü seçeyim hemen." Dedi arkadaki pelüş oyuncaklarda gözlerini gezdiriyorken. Büyük pembe bir tavşan seçti kendine. Cihangir de aynısının pembesini almıştı.

Şaşkınlığını gizleyemeyen ve bu kadar kısa sürede balonlarının patlatıldığına şahit olmayan görevli ise bu durumdan gerçekten hiç memnun değildi. Asık suratıyla karşısında duran adamları izliyordu. "Abi siz asker falan mısınız?"

Pelüşlarını ellerine alan uzun boylu adamlar gülmeden edemediler.

 "Belki." Dedi Ateş sırıtarak. Eğer her yerde kimliğini rahatça söyleyebilseydi göğsünü gere gere herkese özel timde çalıştığını söylerdi. "Askerliği yeni bitirdik diyelim" diye yanıt verdi Cihangir en iyi özetleyeceği şekilde. 

Onlara göre henüz oldukça genç duran adam cevabını almıştı. Kafasını salladı asık suratıyla. "Tek seferde balonlarımı patlatmanızdan anlamıştım."

Ateş gülerek adamın omzuna vurdu. "Eyvallah." Dedi tam çıkıyorken dışarıdan gelen büyük bir gürültü kaşlarının çatılmasına neden olmuştu.

"Motorum. Motorumu çaldı, yardım edin.!!"

Cihangir derinden gelen sesi duyduğunda tüm bunları duymamış gibi yapamayacaktı. Nasıl görmezden gelebilirdi ki, zavallı adamın motorunu çalıyordu serserinin biri. Ateş' bakıp "Bu taraftan kaçacak." dedi ve hızlıca masanın üzerine bıraktığı oyuncak silahı aldı ve dışarı çıktı. Ateş de derin bir nefes alıp onu izledi. "İzin günümüzdü" diye söylenmeden edemiyordu. 

Sokağa çıktıklarında şanslıydılar çünkü motoru yarım yamalak sürmeye çalışan bir gencin ve arkasından koşan yaşlı amcanın hemen önündeydiler.

"Ulan izin günüm. Belasız dümdüz, normal insanlar gibi geçirmek istiyorum."

Bıkkınlıkla konuşan Ateş'i dinlemedi bile Cihangir. Siper alırken oldukça ciddiydi. Dağdaki gibi.

"Oyuncak silah olduğu için menzili az."

Ateş, dudaklarını ısırıp büyük bir isteksizlikle siper aldı. "Rahat 500 metre uzaklıkta şu an."

Güneşin Çocukları / DESCENDANTS OF THE SUN KORE DRAMASI UYARLAMASIDIRWhere stories live. Discover now