2'

310 26 14
                                    

"Bir dikkatsizlik nelere sebep oldu, görüyorsun değil mi?"

Benimle resmen alay ediyor, oynuyordu. Bu kadar iddialı konuşması sinirimi bozuyordu. Yaptıracağı cezanın ne olduğu hakkında en ufak bir fikrim yoktu ama fazlasıyla meraklıydım. Eminim ki o da bunun farkındaydı ve daha fazla benimle oynamak istememiş, ağzındaki baklayı çıkarıvermişti.

"Blowjob konusunda bilgili gibi duruyorsun, Park."

Duraksadım, şokla ona bakakaldım. Ah, ve bir de yere fırlattığı havlusuna. Ben ne yapacağımı bilemezken, o ise sırıtıyor ve bana doğru yaklaşıyordu. Tanrı aşkına..!

Sanırım... büyük sıçmıştım?

─────

Min Yoongi, bakir bir pisliğin tekiydi. Okuldaki kızların çoğu onun peşindeydi, Yoongi neredeyse onlar da orada biterdi. Elbette ki bunun farkındaydı fakat sesini çıkarmıyordu. Bu durum onun her ne kadar hoşuna gitmese de sessizdi işte. Gergindi çünkü, korkuyordu. Etrafındakilerin düşüncesinin değişeceğinden korkuyordu. Eğer onlara uzak durmalarını söylerse öğrencilerin gözünden düşeceğini falan sanıyordu. Tam bir aptaldı.

Bu aptal, cinsellikten de nefret ederdi işte. Yani, nefret etmezdi aslında. Sadece bu tür temasları duygular eşliğinde yapmak isterdi. "Sevmiyorlarsa dokunmasınlar." demişti bana bir gün. Fazlasıyla alkollü olup ne dediğini bilmediği bir gündü. "Sadece mahremleri ile düşünen kaltakların bana yaklaşmasına katlanamıyorum Jimin." diyerek ağlıyordu önümde. "Ben sevmediğim birisine dokunmak bile istemiyorum." diyordu, birisinin onu gerçekten sevebilmesi için hıçkıra hıçkıra ağlıyordu dizimde.

Peki ya o gün bana duygusal yönünü açan Min Yoongi, neden şu anda kendinden taviz veriyordu?

Cinsellikte duygu arayan bir insan, neden nefret ettiği bir insandan blowjob istiyordu? Yani Tanrı aşkına... dengesizin teki olduğunu biliyordum fakat gerçekten bu kadarını beklemiyordum! O gün bana söyledikleri neydi o zaman? Bacağımda saçlarını okşamamı istemesi, kızarmış gözleriyle uyuya kalması? Cidden ne sikim dönüyordu!?

"Ne saçmaladığının farkında olduğunu düşünüyorum ve boktan bir şaka olduğunu varsayarak kapıyı açman gerektiğini belirtiyorum, Min."

Kaşları havalandı, iyice yaklaştı bana. İstemsizce gerilerek yutkunmama engel olamadım. Kabinin soğuk yüzeyi anlık ürermeme sebep olmuştu, önümde tamamen kıyafetsiz duran Min ise beni asıl ürpertendi.

"Cidden şaka olduğunu mu düşünüyorsun, Park?" diye mırıldandı, bir eli saçımı buldu. Alnımın önüne serpilmiş nemli tutamlarımı gözümün önünden çekti ve gerçekten içten bir gülümseme sundu bana. Bakışlarım anında dudaklarını saran minik tebessümüne kaydı, tekrar yutkundum. Yoongi pek fazla gülen birisi değildi. Onu yalnızca elinde kitap, kulağında kulaklık varken mutlu görebiliyordum. Bugün fazla garip davranıyordu.

"Üstünü giyin, aptal! Hava soğuk, hasta olacaksın. Birkaç aya maçlarımız başlıyor devamsızlık yapmaman gerektiğini biliyorsun, değil mi?"

Benim atarlı çıkışıma kıkırdayarak karşılık verdi. Gülüyordu fakat gerçekten alaycıl bir gülüş değildi bu. Sanki mutluydu, fazla mutluydu. Nedensizce beni de sevindirmişti onu böyle görmek. Şu an içinde olduğumuz durum fazlasıyla garipti fakat bir o kadar da güzeldi.

"Sadece blowjob Park. Bunu bu kadar abartma amacın ne?" diye homurdandı yerinde. Kaşlarımı çattım, ittirdim sinirle saçımdaki elini. Duraksadı, anlık bozulsa da taviz vermedi kendinden. Gülümsemeye devam etti.

RevengeWhere stories live. Discover now