Bir duman daha çekip üfledi. "Her seferinde çikolatalı alamam."  Yüzüme doğru çıkan kan basıncı yüzünden tekrar eve döndüm.

"Neyse, iyi geceler sana." Pusat bana doğru eğildi. "İyi geceler, Öğretmen." Arkasına dönüp gitti. Uzaklaşana kadar arkasından baktım.

🌺

"Abla?" Mutfakta kahvaltı hazırlıyordum. Arkamdan gelip bana sarıldı. İkimizde ses çıkarmadık. "Günaydın."

Birkaç dakika sonra mutfağa Maria girdi. "Günaydın." Ayça ile Maria birbirlerine baktılar. "Abla bu kim?" Maria gülümseyip elini uzattı. "Ben Maria." Maria'nın gözünün içine baktım. Olayları anlatmasını istemiyordum.

"Ablanın arkadaşıyım." Ayça tereddütle bir Maria'ya bir de eline baktı. Kafamı salladım. "Ben Ayça." Maria merhametli bir şekilde Ayça'yı kendine çekip sarıldı. Ayça ise ilk başta ne yapacağını bilemedi ve elini Maria'nın beline koydu.

Karşımdaki görüntü nedense çok huzurlu hissettirdi. Birkaç saniye sonra birbirlerinden ayrıldılar. "Abla ben son seneyi okumak istemiyorum. Bir işe girip çalışacağım."

Kaşlarımı çattım. "Saçmalama. İşler birazcık düzene oturunca seni yeniden İstanbul'a göndereceğim. Okulunu bitirip hayalindeki mesleği olacaksın."

Ayça sertçe kafasını salladı. "Hayır istemiyorum. Kendi paramı kazanmak istiyorum. Birbirimize faydamız olsun istiyorum." Gözlerine baktım. Kararlı görünüyordu. Ayça gözlerimin önünde büyümeye başlamıştı bile.

"Ayça ama-" Hızlıca sözümü kesti. "Aması yok abla. Son seneydi zaten. Herhangi bir yerde işe girerim. Sonra senin buradaki görevin bitince elimizdeki parayla taşınırız."

Sonra Maria'ya döndü. "Hem Maria'da bizimle gelir." Bir şey diyemedim. Kendi kararını çoktan vermişti. Hüzünle yüzüne baktım. Hayallerinden vazgeçmişti belki de.

"Hem derslerim kötü gidiyordu zaten." Gözünden bir damla yaş aktı. "Annem de kızıyordu hep. Böylesi daha iyi." Daha fazla durmadı.

Mutfaktan çıkıp gidince Maria ile baş başa kaldık. Maria elini omzuma koydu. "Alışacak." Gülümsedim. Tekrar tezgaha dönüp kahvaltı hazırlamaya devam ettim.

*

Ayça hava almak için biraz dışarıya çıkmıştı. Okulun önündeki kum sahada top oynayan çocukları gördü daha sonra. Yavaş yavaş onları izlemeye gitti.

Onlarla birlikte oynayan bir asker daha vardı. Terden saçları alnına yapışmıştı. Ayça dikkatlice askeri izlemeye başladı. Çocuklarla oynarken fazla eğleniyor gibiydi.

Ayağındaki topu sertçe kaleye atınca tüm çocuklar sevinçle ona doğru koşturdular. Ayça'nın yüzünde istemsizce bir gülümseme oluştu. Asker aniden kafasını kaldırınca Ayça ile göz göze geldi.

Ayça ablası gibi utangaç değildi. Kafasını önüne eğmedi. Birkaç dakika bakıştılar ve sonunda bakışmayı bitiren Ayça oldu.

O askerin yanına yaklaşan başka bir asker daha gördü. Ama onu tanıyordu. Ablası onu anlatmıştı. Pusat'tı bu.

Pusat yavaşça diğer askere yaklaştı. "Aziz yürü işimiz var."

İsmi Aziz'di. Ayça yavaşça tekrar eve doğru gitmeye başladı.

Kim bilirdi, belki yine karşılaşırlardı.

Köy Hayatı Mı?Where stories live. Discover now