Of gerçekten sırası mıydı?

Su bitmişti.

Su içmeye olan ihtiyacım uyku ihtiyacıma ağır bastığında yataktan kalkıp salona doğru adım adım ilerlemeye başlamıştım. Oradan mutfağa geçip su içmem gerekiyordu yoksa gerçekten bayılacaktım şuraya.

Salona adımımı attığımda aldığım hafif feromon kokusu kurdumun yerinde dikleşmesine sebep olurken ben de yutkunmuştum.

Çok güzel kokuyor değil mi?

Çok güzel kokuyor.

Jungkook salondaki koltukta yatıyordu. Ne yaptıysam da yatağımda yatmayı kabul etmemişti. Yerimden olmama gönlü razı olmazmış beyfendinin. Aslında birlikte yatmayı aklımdan geçirmedim değildi ama işte... Jungkook buna ne tepki verirdi kestirememiştim. Bu yüzden de cesaret edip hiç söyleyememiştim.

Daha çok fazla heyecandan kalp krizi geçirip tahtalı köyü boylarsın diye korktun bence.

Yok öyle bir şey.

Sadece söyledim.

Sonuç olarak salonda yalnızca Delta vardı ve feromon kokusu ondan geliyordu. Adımlarım istemsiz onun yattığı koltuğa doğru yönelirken koku daha da artmış ve göğsüme serin bir his yaymıştı. Gülümsemek istemiştim nedense.

Evime kavuşmak gibiydi. Sanki ev, Jungkook'un kokusunda saklıydı.

Ona bu kadar bağlanmam neden doğru hissettiriyordu, bu kadar yanlışken?

Toplumun dayattığı doğruları umursamayı bırakmalısındır belki de. Belki de yanlışlar...

Kendi doğrularındır.

Jungkook'un yattığı koltuğun önünde çömeldiğimde yüzünde huzurlu bir ifadeyle uyuyan Delta gülümsememe sebep olmuştu.

Mutlu görünüyordu.

Bu beni de mutlu etmişti.

Çok... çok yakışıklıydı gerçekten de. Büyük gözleri, çıkık elmacık kemikleri, siyah kuzguni saçları, kırmızı ince dudakları ve tavşan dişleriyle gördüğüm en harika tabloydu.

O an Jungkook'un kurdunun nasıl göründüğünü merak ettim.

Elim havaya kalkarken yavaş bir şekilde yanağını okşamış ve bu haraketim sonrası onun da huzurlu bir mırıltı çıkarıp gülümsediğine şahit olmuştum.

Oturup ağlayacaktım güzelliğine.

Hatta gözlerimin dolduğunu bile hissediyordum.

Fazla sevgi böyle mi hissettiriyordu? O kadar fazla mıydı ki duygularım? Bir gülümseyişine gözlerim dolacak kadar?

"Çok güzel gülüyorsun." Fısıltı halinde söylediğim yanağını elime doğru yaslamasıyla sonuçlandı. "Dudağının kenarında çok küçük, minicik bir gamzen var. Dudağının altındaki beni öpmek nasıl hissettirirdi acaba?"

Ağzımdan fısıltı halinde kaçan cümleler beni alıp masal diyarlarına götürüyordu.

Az biraz daha onu izlediğimde kaşları hafiften çatılmış ve dudakları aralanmıştı Jungkook'un. Bu durum benim de kaşlarımı çatmama sebep olduğunda mırıltılar çıkardığını fark ettiğim Delta'ya doğru eğilmiştim.

Holy SpiritWhere stories live. Discover now