19.Bölüm 💜 Final Part 1

2.5K 284 20
                                    


Evet... Güzel, uzun soluklu bir hikayemizin daha sonuna ulaştık. Birçok okurum daha erken, neden ikinci kitabı çabuk bitiriyorsun gibi itirazlarda bulunuyor. :) İşin doğrusu böyle şeyleri seviyorum. Benimsettiğim karakterlerim ve hikayem sizin için güzel demektir.

Ama cevabı verecek olursam, biliyorsunuz ki Büyücüler Kraliçesi kitabım bir önceki kitapta bitecekti. Çünkü ne yazarsam yazayım bir süre sonra, iş tekrara biniyordu. Bazı şeyler tadında kalmalıdır.

Çoğu okurum neden epik fantastik tarzı gitmiyoruz dedi. Arkadaşlar romantik ağırlıklı fantastiklerle, epik fantastiği birbirinden ayırmalıyız. Ben büyücülerimizin aşkını sevdiğim için romantik olaylara ağırlık vermek istedim.

Şimdi final bölümümüzün ilk kısmını yazarken, klasik olarak sorduğum o soruyu yineleyeyim. Epilog olarak bir ya da iki bölüm illa ki ilerleyen zamanlarda atacağım. Ama bu bölümlerde görmek istediğiniz, içinizde merak olarak kalan olaylar varsa söyleyin ve ilerleyen bölümlerde aydınlatalım. 

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar! 🔮💜

19.Bölüm

"Neden tamamen odaklanamıyorsun? Bu çok basit bir sihir!" diye inledi Kaiden. On yedinci seferdir öğrettiği, kalkan sihrini bir türlü beceremiyordum ve Kaiden dokuzuncu alıştırmadan sonra duygu hakimiyetini kaybetmişti.

"Sen neden bana bu şekilde bağırıyorsun? Böyle bağırınca, daha da kötü oluyorum!"

Çocuk gibi mızmızlanmak istemiyordum fakat Kaiden'ın bu tavrı başka bir şeyi mümkün kılmıyordu. Aylar sonra yeniden ağır derslere başlayınca, adapte olamamam benim suçum değildi. Suç, beni hamile bırakan Kaiden'daydı! 

"Kraliçem!" dedi saygılı ve bir o kadar da buyurgan bir tavırla. "Neden ruh otuyla, balsam tohumunu birbirine karıştırmayı atlıyorsun? Çok kolay bir formül. 12 tohum ve bir parmak ruh otu. Sadece bu kadar!"

"İçine otuz yedi tane daha karışım ekliyoruz, Kaiden. Sanki iki tane şeyi beceremiyormuşum gibi davranma bana. Diğer hepsini yapıyorum ancak illa ki bir şeyleri unutuyorum."

"Tamam." diye mırıldandığında gözlerini kapatmış, sakin olmaya çalışır bir tavırla sessizleşmişti. Gözlerini yeniden açtığında, eşsiz koyulukları daha bir sakindi. "Şimdi, sevgilim..." diye söze başladığında Kaiden'ın her zamanki tiratlarından birini dinleyeceğimi biliyordum.

"Savaş oldukça yakınımızda... Neredeyse dört aydır doğru dürüst, herhangi bir sihir çalışmıyoruz ve sana öğrettiğim sihir aralarında en önemli olanı. Kendini korumayı bilmezsen, hiçbir şeyin önemi kalmaz."

"Kaiden ben, savaşmayı öğrenmek istiyorum. Kurak Topraklara tıkılı kalarak, ömür çürütmeyi değil. Celosia'nın denizini, büyücüler dünyasının gece karanlığını özledim. Burada her şey tozlu bir yeşil renginde!"

"Haklısın sevgilim ama en senin ve bebeğimizin güvende kalmasını da istiyorum. Olası bir kötü durumda..." dediğinde sesi yavaşladı. Yakınıma geldiğinde aramızdaki masaya aldırmadan yanaklarımı avucunun arasına aldı ve gözlerime dikkatle baktı. "Olası bir kötü durumda, size yaşamanız için şans da vermek istiyorum. Ailemi korumak, benim görevim."

"Bunu düşünmek istemiyorum." diye soludum. "Senin ve ailemizin olmadığı bir dünyada yaşamak istemiyorum."

Kaiden anlayışla baktı. "Biliyorum. Ama her ihtimali düşünmemiz gerekiyor. Kendimiz için değilse bile, Temaris için düşünmemiz gerekiyor."

Başımı iki yana salladığımda, etrafa dağılan kasvetli bulutları dağıtmaya çalıştım. Kafamın için kazan gibiydi ve bir de ölümle ilgili düşünceler içerisinde olmak, kesinlikle iyi gelmiyordu.

Büyüler Kraliçesi 2 (Bitti)जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें