Biri elimi sıkıca tutuyordu. Hiç bırakmak istemiyordu sanki. Ellerinden kayıp gidecekmişim gibi tutuyordu elimi.

Etraftan tanımadığım kişilerin sesleri geliyordu. Yabancılar mı vardı etrafımda?

Korkuyla gözlerimi açtım. İlk gördüğüm şey bir çift siyah göz oldu. Elimde olsa sonsuza kadar içinde yaşayacağım bir çift göz.

Bir mağaradaydık. Köşede oturuyordum Salver ile. Mağaranın tam ortasında ateş yakılmıştı. Hem burası ısınmıştı hemde aydınlanmıştı. Yerlerde beyaz çarşaflardan yer yatakları vardı.

Salver'ın arkasında tanımadığım yüzler vardı. Kaşlarımı çatarak olduğum yerde hızla doğruldum. Karnımdaki yara sızlayınca inledim. Umursamamaya çalışarak Salver'a döndüm.
"Neredeyiz biz Salver?" diye fısıldadım. Uzanıp yanağımı okşadı.
"Merak etme. Güvendeyiz. Burada kimse bizi bulamaz." Arkasındakileri işaret ettim.

"Peki ya onlar?"
"Onlar burada kalıyordu. Bize çok yardım ettiler." Ortada oturan yeşil saçlı kızı gösterdi. "Şu tuhaf saçlı kız senin yaranı güzelce temizledi. Buraya gelmeden önce kasabalarda doktorluk yapıyormuş. Ayrıca çok ateşin çıkmıştı ve ateşini düşürdü." Merakla kıza baktığımda saçlarının yemyeşil olduğunu gördüm. Belinin aşağısına gelen saçları vardı ve biraz tuhaf duruyordu.

Yeşil saçlı kızın yanında siyah kıvırcık saçlı bir kız oturuyordu. Onun yanında siyah saçlı bir adam vardı. Siyah saçlı adamın yanında ise beyaz uzun saçları olan bir adam daha vardı. En köşede turuncu saçlı bir kız vardı. Uzun kulaklarından elf olduğu anlaşılıyordu.

Yeşil saçlı kız ayağa kalkıp bize döndü. Gülümseyerek yanımıza geldi.

"Daha iyi misin Veronica?" diye sordu samimi bir sesle. Gülümsedim. "İyiyim. Yardımın için çok teşekkür ederim." Saçlarını kulağının arkasına attı. "Rica ederim. Eğer ağrın olursa mutlaka haber ver." diye konuşurken diğerleri de geldi.

Yeşil saçlı kız mavi gözlerini bana dikerek konuştu. "Ben Amber." Arkasındaki siyah kıvırcık saçlı kızı gösterdi. "Bu da Bloom." Bloom'un yanındaki turuncu kafayı gösterdi. Sebepsizce bu kıza ısınamadım.

"Berry." Bu teyzem olacak kadının adıydı. Onun yanındaki beyaz saçlı adamı geçti ve siyah saçlı adamı gösterdi. Adamın yüz hatları Salver'a aşırı benziyordu.

"Matthew. Salver'ın abisi." dedi. Şok içinde Matthew'a baktım. Gerçekten abisi miydi? Demekki uzun süredir burada saklanıyordu.

"Bende Jasper. Bu arkadaş beni tanıtmadı ama neyseee." dedi neşeli sesi ile. Amber kaşlarını çattı.
"Morukları tanıtma gereğinde bulunmadım." diye mırıldandı sessizce. Jasper ellerini göğsünde birleştirmiş Amber'a bakıyordu.
"Sen bana mı Moruk mu dedin yoksa yanlış mı duydum?"
"Moruk dedim!" diyerek cevabını verdi Amber.
"Yeşilbaş!" dedi ve hızla mağaradan koşarak çıktı Jasper. Amber sinirle onun arkasından koşarken Bloom göz devirdi.

"Bu ikisi de arıza." diye söylendi Bloom. Kıkırdadım. Bu sırada mağaraya giren uzun boylu adam ile herkes ona baktı. Bloom gülümseyerek adamın yanına gitti. Adam da gülümsedi. Bloom ellerini adamın boynuna doladı.

"Bu da Jake." dedi Berry ince ve kusursuz sesi ile. Sesinin güzelliğini birazcık kıskanmış olabilirdim. Kıza hiç ısınmamıştım. Bundan birşeyler çıkacak. Hissediyordum.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now