5

56 10 1
                                    

Hozier- Take Me To Church

"Ben Changbin."

Demesiyle beraber elini sıkıp, "Jeongin." dedim ve gülümsedim, o da gülümseyip elini geri çekmişti. Samimi duruyordu, pansiyonda kimsenin kalmadığını sanarken sohbet edecek birini bulduğuma sevinmiştim.

"Kaç yaşındasın, Jeongin?" Diye sorduğunda, "kaç gösteriyorum?" demiş ve tek kaşımı kaldırmıştım, bir süre düşündü, yüzümü inceleyip, "17." Dedi. "Oha, nereden bildin?" dedim, sırıttı, "medyumum ben." demesi üzerine güldüm, "sen kaç yaşındasın?" diye sorduğumda, "19." diye cevapladı. Başımı salladım, tam yaşını gösteriyordu. Bir süre düşünüp konuştu, "tek mi geldin, niye teknede değilsin?" başımı iki yana salladım, "hayır, annemle babam da burada, babam kalp hastası, gece problem çıkınca bugün burada durmaya karar verdim." kaşlarını kaldırıp, "anladım, geçmiş olsun, bir sorun çıkarsa haber verebilirsin." diyerek omzumu patpatladı. "Hmhm, sağol. Sen neden gitmedin bu arada?" diye sorduğumda, "uyuyakalmışım, alarm kurmayı da unuttum." dedi. Gülüp, "aptal." dedim, o da güldü.

Uzun bir süre sohbet etmiş, hatta havuzdan çıkıp bir şeyler bile içmiştik. Masadaki telefonu çevirirken Changbin arkadaşlıklardan ve yaşadığı yerdeki çevresinden bahsediyordu, "var mı burada arkadaşın?" demesi üzerine başımı salladım, "Beomgyu, Yeonjun, Felix, Seungmin ve Jisung ile çok yakınlaştık, Seungmin'in sevgilisi Chan, Minho ve esmer bir çocuk daha var, Felixin abisiymiş, onlarla tanışmadık." Tek kaşını kaldırıp güldü, "esmer hariç hepsinin ismini biliyorsun, onun istisnası ne?" omzumu silkip, "bilmem, ismiyle seslenmediler hiç, hem soğuk bir tipe benziyor, sadece bugün Seungmin'e olanları anlatırken konuşmamızı duyup gülümsedi." dedim. "e o zaman soğuk değildir, herkes ilk başta mesafeli görünür." diye cevaplamasıyla beraber kafamı sallayıp dudak büzdüm.

Turun bitmesine bir saat kala biz çoktan tekrar havuza girmiş, sohbet ederek oyalanmıştık. Neredeyse beş saattir vakit geçirdiğimizden dolayı bayağı da yakınlaşmıştık, kafa dengi biriydi, üniversite hayatını anlatmış, spor antrenörü olmak istediğinden bahsetmişti. Tamamen kas kütlesi olmasından belliydi, yanında kedi eniği gibi kalıyordum, bir çaksa uçardım muhtemelen.

Havuzda oyalanmaya devam ederken bir saat su gibi geçmiş, otobüs pansiyona giriş yapmıştı. Havuzun önünden geçmeye başladıklarında Beomgyular görünmüştü, Felix ufak ufak adımlarla yürürken beni görmesiyle el sallayıp "JEONGINNNN!!" diye bağırarak yanıma koşmuştu, arkasından Beomgyu da gelirken Seungmin ve Jisung'da geri kalmamıştı. Felix sarı saçlarını kulağının arkasına atıp Changbin'e baktı, "sıkılmamışsın anlaşılan" dediğinde gülüp Changbin'i tanıttım ve onun neden gitmediğinden, geçirdiğimiz vakitten bahsettim, hepsiyle tanıştırdığımda Chan ve diğerleri havuz alanına gelmiş, suya atlamışlardı. Beomgyu Yeonjun'u götünden tekmeleyip havuza atmış, Felix, Jisung ve Seungmin de girmişti. Felix yanıma gelip kulağıma eğildiğinde, "nerden buldun oğlum bunu? Çocuk yürüyen kas aq." dedi, kahkaha atıp, "beğendin mi?" diye sorduğumda ellerini iki yana açıp omuz silkti, gülüp omzunu patpatladım.

O sırada diğerleri daire çizmiş, voleybol oynamak için bizi de çağırmışlardı, Yeonjun ve Beomgyu hepimizden önce katıldığında biz de katıldık, aslına bakılırsa voleybolu pek sevmezdim ama suda oynamak eğlenceli oluyordu. Esmer, elindeki topu sektirdiğinde hepimizin üzerinde gözlerini gezdirmiş, en sonunda topu bana fırlatmıştı, fakat yanlışlıkla sert fırlattığından ve beklemediğimden dolayı top burnuma denk gelmiş, burnumu tutup hafifçe mırıldanmıştım. Chan, "böyle başladıysak yarrağı yedik amına koyayım, burnu gitti çocuğun." Demiş, esmer de, "yanlışlıkla oldu, iyi misin?" diye bana seslenmişti, dudaklarını birbirine bastırmış, mahcup bir ifâdeyle bana bakarken sorun olmadığını söyleyip topu Minho'ya fırlattım.

art deco,, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin