19-Çok derin bakışları vardı Jeon Jungkook'un

Ξεκινήστε από την αρχή
                                    

Aklımda dolanan gerçekten çok fazla soru vardı aslında. Birini cevaplarken yeni sorular türüyor ve beni çıkmaza sokuyordu. Hem Delta'nın hem de Bogum denilen şu alfa'nın gözüne çarpmayı nasıl başarmıştım bilmiyordum ama ikisinin de bana yönelmesi bir miktar korkutmuştu beni.

Üstelik bu korku bir şeyi fark etmemi sağlamıştı. Bu insanlar devlet bazında çalışıyordu ve ben şimdiye kadar hiçbir devlet adamımın masum kaldığına şahit olmamıştım. Bu işe bulaşmak demek birçok kişiyi kendime düşman etmek demekti. Bu insanlar beni öldürürdü, öldüğümü kimseye belli etmeden sanki bu dünyada hiç varolmamışım gibi tüm izlerimi cesedimin arkasından yok edebilirlerdi ve arkadaşlarımın gözünü bile harika bir senaryoyla boyayabilirlerdi. Ben ise yok olmuşluğumla kalırdım.

İstersem bu savaşa girmeyebilirdim elbette. Ki benim için en doğru karar bu olurdu ama kurdumun Delta'ya olan bağı benim bu savaşa çoktan dahil olduğumu söylüyordu ve bu beni korkutuyordu.

Bu bağ meselesi de kafamı karıştırıyordu. Nasıl bir şeyin içine düşmüştüm de kurdum eşi olmayan bir kurttan bu kadar etkilenip ona bu kadar bağlanmıştı anlayamıyordum. Okul ve halk kütüphanesinde de bu konu hakkında hiçbir şey bulamamıştım. Kurdumla olan iletişimim kopuk olmasa bana cevapları kendisi verebilirdi belki. Ama o benden bir şeyler saklamayı daha çok seviyor gibiydi. Ya da belki de onun da hiçbir şeyden haberi yoktu.

Nasıl bir işe bulaşacağımı hatta belki de bulaştığımı öğrenmem gerekiyordu. Bunu Jungkook'a sorarak öğrenmeye çalışmıştım ve belli ki o bana dürüst cevaplar vermemişti. Bu yüzden de cevapları kendim bulmaya karar vermiştim.

Onu takip ederek.

Seçim olarak en saçma yolu tercih ettiğimin farkındaydım fakat elimden başka bir şey de gelmiyordu. Eğer bugün şanslı günümse Delta birileriyle görüşür ve ben de onları gizlice dinleyerek bir şeyler öğrenebilirdim.

Bugün de diğer günlerdeki gibi baştan aşağı siyahlara bürünmüş Delta, Jimin'lerle birlikte kampüse gelmiş ve zamanının çoğunu bahçede oturarak geçirmişti. Onu izlemek için derslerini eken ben ise vicdan azabıyla birlikte onunla bahçede kalmıştım. Yanına kimse gelmemişti ve o, şimdiye kadar yalnızca sigara içmiş ve düşünmüştü.

Ne düşündüğünü merak etmiştim ama diğer her şey gibi muhtemelen bunu da öğrenemeyecektim.

Tam bugün hiçbir şey öğrenemeyeceğimi düşünüyordum ki üniversitenin kapısından adeta ben havalıyım diye bağıran bir kız girmiş ve deltaya doğru ilerlemeye başlamıştı. Kızı tanımıyordum ama ayağa kalkıp güleç bir tavırla kıza sarılan Delta, onu tanıyor olmalıydı.

İster istemez huzursuz olmuştum. Senin Vita'n varken başka kişilere sarılman hiç etik değil bence Delta.

Gerçi bananeydi ki. İstediğine sarılabilirdi. Huzursuz olmam bile saçmalıklı. Kurdum kurduna ilgili diye ben de Jungkook'a ilgili olmuyordum.

O zaman neden ona yumruk attığın zaman sana söylediği cümleler yüzünden kalp atışların tekledi Taehyung?

Gerginliktendi. Tamamen o yüzdendi. Öyle olmak zorundaydı. Delta'dan hoşlanmak benim sonum olurdu çünkü Delta'nın bir eşi zaten vardı.

Ondan hoşlanmak istemiyordum. Beni anlıyor ve yönlendiriyor olabilirdi. Belki de ilk kez anlaşıldığımı hissettiriyor olabilirdi, Hayatımda isteyeceğim en mükemmel erkek de o olabilirdi ama ben ondan hoşlanamazdım. Böyle bir şeye hakkım yoktu.

Holy SpiritΌπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα