3. BÖLÜM : ECEL VE ÖLÜM

227 18 0
                                    

Yorum atmayı unutmayın.🌸 Keyifli okumalar ballarım.🌸
...

~Burak'tan~

Cehennem ateşinde yanıyordum. Her bir hücreme kadar bu ateşi hissedebiliyordum. Sevdiklerim tehlikedeydi, bu savaşta canlı çıkmak için çabalıyorlardı.

Kumar oynuyorduk ve kaybetmeye az bir vakit kalmıştı. Tabi oyunu çevirirsek neden kazanmayalım?

"Oğlum çok fazlalar. Canlı çıkamayız buradan." Mert bizim duyabileceğimiz seviyede bağırırken yere çöktüm. "Oyunu çevirmeye bakın." diyerek bağırdığımda ateş etmeye devam ettim.

"Arda dikkat et." Egemen'in sesiyle Arda sağ taraftan gelen korumayı fark ettiği gibi önce davranıp adama sıktı. "Eğer bu şikâyet edilip kanıtlanırsa hapise girmeniz an meselesi." İkizlerden Mert bilmiş gibi konuştuğunda yarım ağız sırıttım.

"Bir tek kendini düşündüğünü bu kadar belli etme. Nede olsa sevgi nedir bilmezsin." Bartu lafı tam on ikiden vurduğunda keyfim tam yerine geldi.

Adamlar tek tek leş olurken bu cehennemden kurtulmamıza az bir zaman kalmıştı.

Son adamı da indirdiğimizde artık dayana ak gücüm kalmamıştı. Burnumdan gelen kanı sildiğim de terle karışık kan akıtıyordum. Saatler önce sağlam dövmüşlerdi beni.

"İyi misin kardeşim?" Alpay görüş alanıma girerken yerde soluk soluğa duruyordum. "İyiyim ben, yolumuza devam edelim." 

Çetenin diğer üyeleri gelirken Alpay dizlerinin üzerine çökerek alnımdaki yaraya baktı.  

"Ölmedim merak etmeyin Bu kadar kasacak bir şey yok." Alpay'ın elini alnımdan iterek doğruldum. İlk kez dövülmüyordum, alışıktım. 

"İlerlenecek uzun bir yolumuz var. Erken çıkmazsak kurtulmamız imkansızlaşır." Önlerine geçip yola koyulduğumda kasıklarımdan ağrı yükselmeye başlamıştı.

Acıdan gözlerimi yumduğumda çetenin arkamdan geldiğine emindim. Ayak sesleri yükselirken elim ağrıyan yerin üzerine gitti. Çetenin bunu fark etmemesi gerekiyordu.

"Lan dur, bari nereye nasıl gideceğimizi konuşalım." Arkamdan gelen sesi umursamadım, yoluma devam ettim.

Kolumu tutan bir başka kolla olduğumda yerde durmak zorunda kaldım. Mert yüzüme baktığında başımı çevirdim.

"Yaralandın mi sen?" Mert'in eli kasıklarımın üzerine giderken elimi çektim. "Bir şeyim yok benim. İyiyim ben, vakit kaybedemeyiz."

"Burak yeter artık, bize ne yapacağımızı söyleme. Zarar gördüğün belli ve bunu bizden sakladın. Hem bak kan akmış." Sinirle geriye çekildiğimde hiç bir şey umrumda değildi. Buradan artık gitmek istiyordum ve her bir saniye bunu zorlaştırıyorlardı.

"Amına koyayım bir kerede sorgulamayın. Şu siktiğimin yolunu bulup bu siktiğimin yerinden defolup gidelim." Tekrardan ilerlemeye koyulduğunda bu sefer Arda önüme geçti.

"Bana bak eğer buradan gitmek istiyorsan ilk önce yaşaman gerekiyor. İstersen söv, istersen başka bir şey yap ama bu şekilde yola devam etmene izin veremem."

"Her şeyi sen yönetemezsin. Bırakta kendi kararlarımızı kendimiz alalım." Onu kırdığımın farkındaydım ama öfkem buna izin vermiyordu. "Siktir git o zaman. Burada kaç kişiyiz amına koyayım, bencillik yapmayı bırak."

"Bencillikse bencillik lan. Doğa bilmediğimin hangi cehenneminde ama sen kalkıp bencillik yaptığımı düşünüyorsun." Arda'ya son kez bakıp yanından es geçtim.

BIYOLOJIK AILEM MI?Where stories live. Discover now