Bölüm Otuz Yedi | Kirli Sular, Temiz Ruhlar

Mulai dari awal
                                    

''İrem...''

''Hayır... Hayır... Hayır, ben gidiyorum. Ben... Ben geri dönüyorum. Hemen.''

Düşüp kaldığı basamaktan kalkmaya çalışırken konuşmaya devam ediyordu. ''Ben rüya mı görüyorum? Ben... Buraya...''

O kadar allak bullak olmuştu ki kalkarken sendeledi birkaç adım nereye gittiğini bilmeden öylece etrafında döndü. Yalnızca bir anlığına, bir saniyeliğine, ellerimi kaldırmayı ve onu durdurmayı düşünmediğimi söyleseydim yalan söylemiş olurdum. Bir saniyelik düşüncenin kafamın içinden geçip gitmesinden hemen sonra bunun utancıyla yüzümü buruşturdum.

''İrem... Beni dinlemek zorundasın ama ondan önce bana on dakika zaman ayırmak zorundasın. Sarp'ı görmüyor musun? Lütfen biraz dur!''

Kafasını sertçe çevirdi.

''Görüyorum!'' dedi. ''Ne yazık ki görüyorum ve ne olduğunu anlayamadığım için bu beni daha da korkutuyor! Orada ne işi var? Ne yaptın az önce?''

Gözlerim iri iri açıldı. ''Ben ona bir şey yapmadım! Bunu nasıl düşünürsün?''

''Anlamadığım için hiçbir şey düşünemiyorum işte!''

''Tamam izin ver de anlatayım o zaman!''

Tam ağzını açıyordu ki Sarp'ın kendi kendine kalkmaya çalışmasını gördüm. ''Sadece on dakika diyorum.''

İrem dehşet dolu gözlerle önce bana sonra Sarp'a baktı. Hiçbir şekilde ikna olmamıştı fakat bir noktada merakına ve umuyordum ki benimle olan dostluğuna yenik düştü.

''Sadece on dakika.'' dedi kısık ve şüpheli bir sesle.

#

Sarp'ın en yakın lokasyon olan ailesinin eski odasına yatırma fikrine büyük bir tepkiyle karşı çıkmasının ardından kendi odama götürmeyi başarmıştım. Yatağıma uzanmasına yardım ederken ''Büyünün etkisi olabilir.'' dedim sessizce. Beni kapının ardında bekleme ihtimali olan İrem'in henüz ben bir şey anlatmadan daha fazla bilgi edinmesini istemiyordum.

''İrem krizini atlattıktan sonra neler yapabileceğime bakacağım.'' dedim.

''Bitki çayı yapma da...'' diye mırıldandı.

''Yapabileceğim tek şey o ise başka bir şey yapamam, mızmızlanma.''

Gözümle kapıyı kontrol ettikten sonra ekledim. ''Biraz dinlenmeye çalış, bunun üzerine sonra konuşuruz.''

Gözlerini kapatıp açtı. Kapıya yönelene dek elli farklı senaryo düşünmüştüm fakat kapıyı açtığımda İrem'i orada bulamadım. Çoktan gözlerini kapatmış Sarp'ın üzerine kapıyı usulca örtükten sonra koridorda ilerledim. Loş ışığın aydınlattığı aradan sonra aydınlık tek yer salondu. Salonun duvarına yansıyan, sağa sola yürüyüp duran gölgeyi görebiliyordum. Ayaklarım geri geri gitse de salondan içeriye girmeyi başardım. Adımımı attığım an İrem yürümeyi bıraktı ve bana döndü.

''Çabuk anlat.''

Yeniden sakinleşmesini anlatmak için iki elimi havaya kaldırdım. ''Tamam tamam.''

Ona elimle koltuklardan birini işaret ettim fakat reddetti. Ben ise yorgunluktan beni taşımakta güçlük çeken dizlerime daha fazla direnemedim ve tekli koltuğa oturdum. O ise tam önüme geldi.

''Öncelikle... Korkmanı ve dehşete düşmeni çok iyi anlıyorum, tamam mı? Çok haklısın. Çok haklısın ama... Ama gördüğün şeyler rüya değildi.''

Konuşurken ona bakmamaya özen gösteriyordum çünkü yüzünün aldığı korku ifadesini bir kez daha görmek istediğimden emin değildim.

''Duydukların da değil.'' dedim.

Fırtınalı Gecede (Tamamlandı)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang