Kalbim sıkışıyordu o kelimeleri duydukça, bana resmen param için benimlesin diyordu, eh o zaman o ne için benimleydi?
Dudaklarım titriyordu sinirden, özgür hakkında o kadar yanılmıştım ki....

"Harika, sen beni ne olarak tanımladın? Yatağındaki bir oyuncak mı? Telefonlarına cevap vermeye bile gerek duymadığın, yönetip kontrol ettiğin salak bir oyuncak öyle mi?"

Hırsla yataktan kalkıp odada dört dolaştı, baş parmak ve işaret parmağı gözlerini ovuşturuyordu aynı zamanda.
Birden bire sanki öfkesi ona dayanılmaz bir güç kattı ki odanın ortasındaki koltuğa sinirle tekmesini attı küfür ederek...

" 48 yaşındaki yaşlı bir adamla ne yaşamak istedin ki? Romantik saçma bir aşk hikayesi mi?"

Odanın köşesinde devrilen tek kişilik koltuğa göz dikmiştim, herzamanki o vurup döküp kırdığımız kavgalarımızın daha şimdi başladığını anlamıştım, hem mantıklı konuşma bizim neyimize?...
Ayağa kalkıp karşısına geçtim.

"Romantik bir aşk değilse de en azından birbirimize saygı duyup birbirimize karşı bir sorumluluk hissettiğimiz bir ilişki istiyordum, ve bunu en başından beri tek taraflı istiyormuşum demek, ilişkimizin olmadığını sanarak yokluğumda neler yaptığını düşünmek bile istemiyorum..."

Bunları söylerken öfkeden sesim titriyordu, bu huyumdan nefret ediyordum, neden aslan gibi çıkıp haklı olduğum konuda konuşamıyordum ki? Ağlak ve titrek sesle konuşmaktan nefret ederdim ama özgürün beni soktuğu bu durum onlardandan kaçınılmaz oluyordu.
Özgürün gözleri beni dinledikçe git gide büyüyordu, iki eli de artık belinde kemerini tutuyordu.

"Seni aldattığımı düşünüyorsun şimdi de öyle mi? Bu şizofrenik düşünceleri biri mi aklına sokuyor yoksa tek başına mı bunlara kanaat getiriyorsun?"

"Başka birisine gerek bile yok, sen zaten kendini ele veriyorsun. 48 yaşında olman birşeyler yaşadığın bir kadına karşı sorumluluk almaman anlamına gelmiyor ki? Senin hakkında çok yanılmışım özgür"

Üzerime doğru hırsla adım atmaya başladı birden, kolumdan tutup duvara itti, kolumu göğüsümde kitleyip bastırmaya başladı, göğüs kafesimde hafif ağrılar başlamıştı ama onları umursayacak halim yoktu.

"Haddini aşıyorsun helin, sakin sakin tartışıyoruz, saçma sapan cümleler kurup beni çıldırtma istersen..."
Ağzımı açıp cevap verecekken kolumdaki tutuşu sıkılaştırıp sözümü kesti.
" Neden şimdi? Birden bire aklın başına gelmeye mi başladı? Bir yıldır neredeydi o küçük aklın? Karşımda durup böyle konuşacak cesareti nereden buldun?"

Artık göğüs kafesime uyguladığı güç canımı baya yakıyordu, yüzüm büzüşmüştü acıdan, onu kenara çekmek için ne kadar çaba sarf etsem de, her seferinde sanki daha da hırslanıyordu...
Acıdan zorla çıkan bir sesle konuşmaya başladım.
"Gerçeklerin farkına vardığım için bu kadar öfkelisin değil mi?"

"Hangi gerçek? Gerçek diye bir şey yok,senin o siktiğim kafanın içinde kurduğun drama senaryoları var, geçmişten dolayı sefalete felakete alışmıs o kafan, seni aldattığımı kurgulayıp ağlıyorsun öyle mi?"

Bu adamın konuştukları kalbime hançer gibi saplanıyordu, geçmişimi aklında tutup tutup şimdi yüzüme bir tokat gibi çarpıyordu yani öyle mi?

"Buraya kadarmıydı yani? Bitti mi şimdi tüm o elit zengin tavırların? Başladı mı aşağılık aşağılık konuşmaların? Bu muydu koskoca özgür kılıç'in konuşma seviyesi?"

ÜÇGEN | +18 |Kde žijí příběhy. Začni objevovat