Chapter 3

3 2 2
                                    

*Yazarın anlatımıyla*

  13 gün sonra.

  Son olaydan sonra Emin, Kemal ve Yusuf heyatlarına kaldıkları yerden devam ediyorlardı. Emin ve Yusuf her zamankı gibi okuldaydılar. Kemal ise o okulu 1 yıl önce bitirmişti. Her zamankı yine Yusuf çetesiyle teneffüslerde koridorda ve ya kantinde oturuyordular. Arazın kaybolduğunu tüm okul biliyordu ve aranıyordu. Arazın ailesi çok perişan haldeydi. Fakat 27 eylülde yaşanan o olaydan 13 gün sonra bir mücize gerçekleşti. Arazı cansız bedenini balıkçılar bulmuştu ve onun nabzına dokunduklarında nabzı çok zayıf atıyordu. Balıkçılar da hemen ambulans çağırmıştılar. Araz hastaneye getirildiğinde doktorlar onu hemen ameliyata almış ve onun yaşaması için uğraşmışdılar. Doktorların uzun uğraşmasından sonra nihayet Araz ölümden kurtuldu ama komaya girdi. Doktorlar Arazın uyanması için ne kadar çalışsalar da Araz uyanmadı. Arazın uyanması için onun İsviçre'ye götürülmesi lazımdı.
  Ekim ayının 12-si Müdür tüm okula saat 09:00-da 10 ve 11-ci sınıfların toplantı salonuna gelmesini söyledi. 10 ve 11-ci sınıflar mutlaka bu toplantıya katılmalıydılar.
  Saat 09:00 olduğunda tüm 10 ve 11-ci sınıflar öğretmenlerin eşliğiyle toplantı salonuna geldiler. Salonda tek öğrenciler değil, ögretmenler, Müdür ve Müdür yardımcısı da vardı. Herkes salona geçtikten sonra Müdür konuşmaya başladı.

Müdür: Sevgili öğretmenler ve öğrenciler, bildiğiniz üzere 10 B sınıfında okuyan Araz Demirin 3 gün önce denizde cansız bedeni bulunmuş fakat bir mücize sayesinde yaşamaya devam etmiş. Ama ne yazık ki Araz komaya girmiş.

  Herkes Müdürün dediklerine şaşırdı. Bu zaman Emin ve Yusuf ise gerginlik keçiriyorlardı. Müdür ise kaldığı yerden devam etti.

Müdür: Şimdi ise buraya Arazın ebeveyni gelicek ve size bazı sorular sorucak.

  Müdür bunu dedikten sonra yardımcısına dönür ve Müdür yardımcısı kapıyı açarak ebeveyni içeri davet eder. Biraz sonra salona 2 siyah giyimli 40-45 yaş arası bir siyah saçlı, uzun, farklı karizmaya sahip bir erkek ve 20-23 yaş arası beyaz tenli, esmer saçlı güzel bir kız girdi. Müdür onları görünce hemen konuşmaya başladı.

Müdür: Hoş geldiniz, Timur bey. Buyurun geçin oturun.
Timur bey: Hoş bulduk, Müdür hanım. Hayır biz oturmıcaz. Çoçuklarla, özellikle de erkeklerle bir konuşma yapıcam.
Müdür: Kızlar çıksın mı?
Timur bey: Hayır. Hepinizin duymasını istiyorum.
Müdür: Peki.

  Timur bey çoçukların karşısında durdu ve 10-15 saniye sessiz kalarak her kesi gözden geçirdi. Bu arada Emin ve Yusuf korkudan titriyorlardı.

Timur bey: Bir kartal yavrusu vardı o zamanlar. O kartal yavrusu belki de en şanslıydı. Çünki annesi ve kardeşleri her zaman onun yanındaydı. Fakat bu bir sürelikti. Başka bir yurdun kartalı o yavru kartalın olduğu yurda geldi. O yabancı kartal çok güçlüydü. Yavru kartalın annesi ve kardeşleri ne kadar savaşsalar da yabancı kartal onları öldürür ve onların yerine geçer. Son kalan yavru kartal ise kaçmayı başarır. Yavru kartal çöplüklerde, farklı farklı yerlerde yaşar ve oralarda büyür. Yabancı kartal ise bunca zaman o kartalın öldüğünü düşünmüş ve bundan da emin olmuştu. Fakat yanılmışdı. Meğer ki o yalnız ve güçsüz kartal ölmemiş, yıllarca gücüne güc katmış ve büyüyerek kos koca bir kartal olmuştu ve o yabancı kartaldan annesi ile kardeşlerinin intikamını çok vahşi, korkunç ve kanlı şekilde almıştı...

  Timur bey derin nefes alır ve tekrar konuşmaya başlar.

Timur bey: Araz. Arazın hiç kimseyle bir problemi yoktu ve olamazdı da. Çünki o kavgacı biri değildi. Ama ne oldu da Araza bunlar yapıldı? Neden yapıldı? Bilmiyoruz. Ama onu biliyorum ki Araza bunu yapanlar bu kasabanın içerisinde. Hatta bu okulda bile ola bilir.

The My FriendWhere stories live. Discover now