16. Bölüm: Güven

121 34 0
                                    

Hepinize tekrardan merhaba Ateş kuşlarım...

16. Bölüm

Merdivenin başında bekliyordum. Adımı duyduğum anda donakalmıştım. Kim olabilirdi ki. Yavaşca birkaç adım inip gelen kişiye baktım. Ve o kişiyi görmemle şaşkınlığım arttı. Kapının yanına gittim.

Kapı açılmış, sinirli bir şekilde bağırıyordu. "Alev geldi mi? O nerede" dedi. Ardından kafasını çevirip beni gördü. Ateş bunu fark edip Yiğit ve yağıza kafasıyla bir işaret yaptı. Onlarsa onu hemen dışarı çıkardılar. Hareket edip kurtulmaya çalışdı ama fayda etmedi.

Poyraz gelmişti buraya. Beni kaçıran kişiydi ve aynı zamanda onu yanımıza almamı istemişti. Ne için burada olduğu barizdi.

Ateş sinirli bakışlarıyla beni süzdü. Onu tanıyıp tanımadığımı anlamaya çalıştı. Ardından kısaca "Konuşacağız Alev konuşacağız" dedi. Ardından aynı sinirle dışarıya çıktı. O çıkınca ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Ne yapacaktım. Nasıl onu yanımıza alacaktım. Ateş her türlü öğrenecekti. Onun yanımızda kalması imkansızdı. Ama bir yolunu bulmam gerekiyordu.

Ve bulacaktım.

Elimi saçlarımın arasından çıkararak kapının yanına gittim. Kapının birden açılmamasını umarak delikten bakmaya başladım.

Ateş onu duvara yaslamıştı ve yakasından tutuyordu. Yüzü sakin gözüküyordu ama gözlerinden ateş çıkıyordu.

Poyraz sa birşey yapmıyordu. Karşılık verebilecek durumdaydı. Güçsüz değildi Poyraz, aksine beni sandalyeyle beraber taşıdığına göre güçlüydü. Peki neden ona bir karşılık vermiyordu. Zorlukla "Bırak beni. İyi olduğunu bilmem gerek" dedi. İyi olduğumu öğrenmek için mi gelmişti buraya. Aksine anlaşmamız için burda olduğunu sanıyordum.

Ateş anlamaz bir şekilde "Neden onu görmek istiyorsun. Kimsin sen!" dedi.

Gitmem gerekiyordu. Yoksa Poyraz daha çok dibe batacaktı. Olay çıkmadan halledilmesi gerekiyordu. Elimi kapının koluna uzatarak açtım ve dışarıya çıkacaktım ki açılmadı. Kahretsin kapı kilitliydi!

Açmak için biraz daha çabaladım fakat olmadı, açılmadı.

Arkamda duyduğum sesle durdum. "Emin misin Alev?" dedi. Ömerdi bu soruyu soran arkamı döndüm. Onun sorgular yüzüyle karşılaştığımda oysa yavaş adımlarla yanıma geldi. Karşımda durup "Anlatmadığın, bilmediğim ne var senin Ateşin kavgasına bulaşmak isteme sebebin?" dedi.

Beklemesi gerekiyordu şuan anlatamazdım. Umarım anahtar yanındadır. Elimi kaldırıp "Anlatacağım, yemin ederim sana anlatacağım. Anahtarı verir misin" diye sordum.

Uzattığım elime baktı. Ardından bakışları umutsuzca beni buldu. Elini cebine götürdüğünde gülümsedim. O bana güveniyordu. Ve bu çok güzeldi. Cebinden çıkardığı anahtarı bana uzatırken tereddüt etti. "Umarım bu oyunun sonucunda yanan sen olmassın. Çünkü Ateş sana da sıçrayacak" dedi.

Yüzüne bakamadım. Anahtarı alıp arkamı döndüm ve hızlıca anahtarı kapıya taktım.

Kapıyı açtım ve bir adım atarak dışarıya çıktım. Ateş hala Poyrazın yakasından tutuyor, poyrazsa tepkisizce onu izliyordu. İlerleyip ikisinin de omuzlarından tutup ayırdım.

Ateşle göz göze gelince bir an ürperdim çünkü çok sinirli bakıyordu. Anlamıştı birşey olduğunu.

Ona birşey söylemeden Poyraza döndüm. Gözlerine baktığımda o garip duyguyu gördüm. Tanıdık ama o kadarda yabancı bir duyguyu. O kaybedecek hiçbir şeyi kalmamış gibi bakıyordu. Ve bu güç demekti. Belkide bu yüzden karşılık vermiyordu. Onun bildiği birşey vardı. Belkide Ateşin sonunu getirebilecek bir şey.

Ateş KuşuWhere stories live. Discover now