Bölüm 20: endişeler ve gülümsemeler

3.6K 189 7
                                    

20

Bu yılın yayımladığım son bölümü.
Tuhaf...

🍀

Demir zorla oturtulduğu yerden kalktı ve sesini yükseltti. "Olmaz! Ben kardeşimi o adamın eline yollamam!"

"Her şey kontrolümüz altında olacak Demir." Diye onu ikna etmeye çalıştı Emrah amca.

Direttim ve kararlılıkla Demir'e baktım."Ben gitmek istiyorum."

"Sen gitmiyorsun." Anlaşılan Çınar da Demir ile aynı fikirdeydi. "Biz gideriz."

"Bu riski alamayız Çınar." Dedi babası. Süzünü dinlemedikleri için sinirleniyor gibiydi.

"Sen onları dinleme Emrah amca. Feza için her şeyi yapmaya hazırım ben." Dedikten sonra ayağa kalktım ve hızlı adımlarla yukarı çıktım.

Odama girdim ve dolabımı açıp içinden siyah pantolon ve siyah kazak çıkardım. Hızlıca üzerimi değiştirdim ve banyoya gidip saçlarımı bağladım.

Odaya birden Çınar girdiğinde endişeyle gözleri beni buldu ve birkaç adımda yanımda bitti. Yüzümü elleri arasına aldı ve dudaklarıma kısa bir öpücük kondurdu.

"Eğer sana bir şey olursa seni mahvederim." Beni bir daha öptü ve alnını alnıma yasladı. "Duydun mu?"

Ellerimi yanaklarına koydum ve içini rahatlatmak için konuştum. "Hiçbir şey olmayacak Çınar. Yalnız gidiyor olsamda sizde geleceksiniz. Başka türlüsü Feza için tehlikeli."

Dişlerini sıktı ve başını istemeyerek de olsa salladı. Elinden tuttum ve onu peşimden sürükleyerek tekrar aşağıya indim.

"Ben hazırım." Dedim dış kapının orada bekleyen herkese.

"Bizim ekip de yola çıktı. Buluşacağımız adrese bir on dakika önceden varırlar muhtemelen." Dedi Emrah amca.

Ona başımı salladım ve botlarımı giydim. Demir'in uzattığı yeleği üzerime geçirdim ve onun üzerine de montumu giydim. Umarım o kurşun geçirmez yeleği kullanmak zorunda kalmazdım.

Hazır olduğumuzda arabalara bindik ve yola koyulduk. Beni adrese on dakikalık bir mesafede bırakacaklar ve görünmeden peşimden geleceklerdi.

Arabayı Emrah amca sürüyordu, yanında da Demir oturuyordu. Arka koltukta ben ve Çınar oturuyorduk. Arif ve Gencay diğer arabayla peşimizden geliyorlardı.

Çınar endişeli gözlerini bana çevirdi ve at kuyruğumdan taşan perçemi okşayarak kulağımın arkasına sıkıştırdı. Bana hafifçe gülümsedi ve şakağımdan öptü.

Yol boyunca planın üzerinden geçmiş ve çıkabilecek olan sorunlardan bahsetmiştik. Kulaklık takmayı düşünmüştük ama yakınıma birisi geldiğinde bu fark edebilirdi. Yelek onun aksine şişme montumun altında olduğu için fark edilmiyordu.

Yarım saatlik bir sürenin sonunda varacağımız adrese gelmiştik.

Arabadan indiğimde Demir de peşimden indi ve kolumdan tutarak beni kendine çekti. Bana sıkı sıkı sarıldığında bende ona kollarımı dolamıştım.

Ona gülümsedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Gözümden bir damla yaşın akmasına izin vermiştim. Demir'le ilk defa böyle sarıldığım için, korktuğum için.

Binalar azalmaya başladığında tenha bir alana varmıştım. Etrafta hiçbir şey görünmüyordu. Sadece ileride depo gibi bir şey vardı, oraya gitmeliydim.

Adımlarımı hızlandırdım ve birkaç saniye sonra koşmaya başladım. Feza'ya bir şey yapmış olmasından çok korkuyordum. Ben oraya vardığımda onu kurtaracaktık.

Uzaklığın en büyük yaraydıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin