Bölüm 19: utanmalar ve kayboluşlar

Start from the beginning
                                    

Nefes nefeseydi, göğsü hızla kalkıp iniyordu. Ona rağmen bir saniye bile durmuyor ve dudaklarımı öpmeye devam ediyordu.

Dudaklarını son kez dudaklarımın arasına almayı başardım ve emebildiğim kadar emdim. Onu öpebildiğim kadar öptüm ve nefesim yetmediğinde geri çekildim.

Nefes nefese birbirimize bakmaya başladığımızda yeniden öpüşmek istiyor ama o gücü kendimde bulamıyordum.

"Bayılacağım heyecandan." Dedim nefessizlikten ölmek üzereyken.

Dudaklarımdan son bir defa öptü ve beni lavabo tezgahından indirdi. "Biraz daha burada öpüşürsek şüphelenecekler." Göğsü hızla inip kalkıyordu ve ben orayı öpmemek için kendimi zor tutuyordum.

Tekrar yapmak istiyordum. Hatta hiç durmadan onunla akşama kadar öpüşmek istiyordum. Ellerimi teninde gezdirmek ve her yerini öpmek istiyordum.

Aklımı yitirmek istiyordum.

Ben çok fesat bir insandım.

"Bana ne." Dedim söylediği şeye cevap vermediğimi anladığımda. Ben burada mutluydum.

"Dudaklarının şişkinliğini görmedin herhalde?" Dedi arkasındaki aynayı gösterip.

Aynadan dudaklarıma baktığımda gerçekten de şiştiklerini gördüm. Umarım aşağıya inene kadar bu şişlik giderdi.

Onun dudaklarına baktım ve zaferle gülümsedim. Ben şişmelerine vesile olmuştum sonuçta. "Seninkiler de şişmiş."

Omuz silkti bu dediğime. "Benim için sorun yok."

"Herkes aşağıdayken bunu yapmamız şaka gibi." Dedim çok gizli bir şey yapıyormuş gibi sesimi alçaltarak.

Musluğu açtım ve soğuk suyla dudaklarımı ıslattım. Belki şişliği o zaman geçerdi.

"Ne yapıyorsun?" Diye sordu sırtını duvara yaslayıp.

"Dudaklarımın şişi insin diye soğuk suyla ıslatıyorum." Dedim suyu devamlıca dudaklarıma boca ederek.

Elini çeneme yerleştirdi ve dudaklarıma baktı. Diliyle dudaklarını ıslattıktan sonra konuştu. "Boşuna uğraşma, şişi öyle hemen inmez."

Yüzümü elinden ayırdım ve musluğu kapattım. "Neyse, olduğu kadar artık."

Hevesimi alamayıp dudaklarını son kez öptüm ve ellerimi belime yerleştirerek vücudunu süzdüm. "Artık üzerine bir şey geçirsen mi?"

"Rahatsız mı oldun?" Dedi bana yamukça gülerek.

Parmak uçlarımda yükseldim ve dudaklarına doğru fısıldadım. "Seni yememek için zor duruyorum Çınar."

Bakışları koyulaştı ve yanaklarımdan tutmak için ellerini uzattı. Ama o bana dokunamadan ben banyodan çıkmış ve oradan da odasından çıkmıştım.

Seke seke merdivenlerden indiğim vakit Çınar da peşimden geliyordu. İkimizin de yüzünde gülümsemeler vardı ve bu beni çok mutlu ediyordu.

Aşağıya indiğimizde mutfağa girdik ve yan yana oturduk. Kahvaltı sofrasını kim hazırladıysa güzel görünüyordu.

"Günaydın!" Dedim keyifli bir sesle.

"Belli oldu bunların yukarıda ne yaptığı." Dedi Gencay ikimizin arasında gözlerini gezdirerek.

"Uğraşma onlarla Gencay." Dedi Feza ona onaylamayan bakışlar atarak, ama kendi de gülüyordu. Çınar ise gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Ne var, öpüşmek ayıp mı?" Dedim kollarımı göğsümde bağlayarak.

Uzaklığın en büyük yaraydıWhere stories live. Discover now