6.Bölüm🍁

335 174 27
                                    






                                         *🍁*





Hayat insanın önüne her zaman seçenek sunardı. Bazı seçenekler isteğe bağlıyken bazıları tamamen kaderin yarattığı tesadüften ibaretti. Kader ya da başka bir şey kesinlikle aynı insanların peşine düşerdi. Benim kaderim miydi? Yoksa tesadüf mü? Bilinmezdi. Ama kesinlikle seçenek değildi.

Pekte iyi anılarım olmayan bu askerle dipdipe olmak kesinlikle benim seçeneğim değildi.

Bende senin gibiyim demişti.

Ben nasıldım? Ya da neydim?

'Hedef!'

Kesinlikle bir şeylerin hedefindeydim. Ve aynı şekilde asker de öyleydi. Geriye kalan son iki kişi!

Biri ben! Diğeri beni bekleyen!

Neyden geriye kalandık? Neden ben bir şeylerin içerisinde öylece yer alıyordum? Aklımda dönen yüzlerce soru varken verecek tek cevabım yoktu.

"Burada ne işin var!?"

Tıslarcasına konuşup cama doğru bakan adama büyükçe açtığım gözlerimle baktım. Korkuyordum. Belimde hissettiğim güçlü kolun verdiği his ise ayrı bir dertti. Ne kadar güçlü olursa olsun naifti tutuşu. Ve ben nefesimi tutuyordum. Çünkü nefes alırsam şişen ciğerlerim ile önümdeki bedene daha fazla temas ederdim.

Nefesimi tutuşumdan mı yoksa yaşadığım korkudan mı bilmiyorum ama kalbim giderek hızını arttırıyordu.

Tuttuğum nefes beni boğmak üzere iken bununla cebelleşmeye son vererek yavaşça nefes aldım. Hala hareket edemiyordum ama kafamı yavaşça yukarı doğru kaldırabilmiştim. Aramızdaki boy farkı nedeni ile çenesi tamamen başımın üzerine denk geliyordu. Ve ben bir kaç santim aşağıdan onun keskin çene hattını, çıkmaya yüz tutmuş kısa sakallarını ve aşağıdan bakmamdan dolayı yukarı doğru kıvrılmış gibi gözüken upuzun kirpiklerini izliyordum. Kalbim yavaş yavaş atmaya başladı. Farkında bile olmadan hızlı nefesler almaya başladım. Nefesimi mi kesiyordu ne yapıyordu bilmiyorum ama buna son vermek istiyordum. Ama harekette edemiyordum. Tek yaptığım tekrar tekrar yüzünü izlemekti.

Keskinliğini asla bozmayan çenesine baktım önce. Bir kalemle çizilmiş kadar keskin duruyordu. Kalbim az da olsa hızını arttırdı.
Sonra hafif çıkmaya başlayan sakallarına baktım. Can bulmaya çalışır gibiydi her biri. Bir tık daha attı kalbim.
Ardından kirpiklerine baktım. Özenle dizilmiş gibiydi her bir teli. Yine attı kalbim. Ama en çok bal rengi irislerini tam da gözlerime sabitlediği anda attı kalbim.

Gerginlik ve korku ile yerimde kıpırdandım.
Dudaklarım üzerindeki el ise bir anda baskısını arttırırken bir kaç saniye önce üzerimden ayrılan bal rengi irisler tekrar döndü gözlerime. Kıpırdanmaya son vererek usulca bir nefes verdim. Hızlı hızlı şişip inen göğsüm ise usulca verdiğim nefese aykırıydı. 

Kocaman açılan gözlerim ile gözlerinden çektiğim bakışlarımı dudaklarıma baskı yapan eline çevirdim. Dudaklarım sızlıyordu. Ve farkında olmadan daha çok baskı yapıyordu.

Koluna tutunan elimi bu seferde bileğine sardım ve hafif bir güç uygulayarak uzaklaştırmak istedim kendimden. Başarılı olamadım ama bir anda alnı alnıma değecek kadar yakınıma girdi. Korku nedeni ile atan kalbim bu sefer daha da hızlanırken nedeni kesinlikle korku değildi. Alnını alnıma yasayan keskin bakışların sahibiydi!

"Sessiz ol!" diyerek en kısık sesi ile fısıldadı. Yutkundum. Ağırca yaptığım bu hareket onunda dikkatini çekerken bakışları gözlerimden ayrılıp dudaklarım üzerindeki eline döndü. Usulca başımı aşağı yukarı sallayarak onay verdim. İçimde oluşan bu duygu neyin nesiydi bilmiyordum ama iyi gelmiyordu. Farkında bile olmadan tırnaklarımı bileğine geçirdiğimi bile elini yavaşça çektiğinde farkettim. Bileğinde tırnak izlerim vardı!

"DAĞLARA SÖZÜM VAR"  (asker Kurgu) Kde žijí příběhy. Začni objevovat