15. bölüm

128 9 4
                                    

Hwangie
Sabah uyandıgımda yanım bostu.
Su pic katil yoktu.
Kafamı bitaz odanın icinde gezdirdim.
Ama odanun ici tamamen bostu, benden baskası yoktu.
Bunu fırsat bilip odayı incelemeye basladum, belki biseyşer bulurdum.
Yorganımı üstümden atıp ayaga kalktım ve calısma masasına yürüfüm.
En cok orda vakit geciriyordu, kesin önemli biseyker vardır.
Calısma masasının üstünde bir kac tablo vardı.
Basta bakmadum bile, cünkü bir tablı beni nasıl etkikeyebilirdiki?
Fakat garip olan ters asılmıs, birkacınınsa direk asagı indirikmis olmasıydı.
İndirilen tablolarda tersti.
Metakıma yenik düsüp birini acmaya karar verdim.
Birini elime alıp yavasca cevirdim.
Güzel bir portre vardı, yani benim pek isime yarıcaj bisey yoktu.
Özenle cizilmis ve iyi bir boyamaya sahip resimin köse kısmında bir ad yazıyordu;

"Lee Minho"
Gördügüm isimle aklımda anılar canlanmıstı. Ne yani bu omuydu? Bir süre donup olanları düsündüm. Elvette o minhoydu. Cocukluk takma adımı bilmesi, beni iyi tanımasınıın baska acıklaması olamazdıki zaten.
minhho oldugunun kanıtları yüzümde büyük bir gülümsemeyi ortaya cıkarmıstı.

"Lee minho, Tabikide! Lee minho!
O oldugunu biliyordum!
Hersey onu gösteriyordu zaten"

Fatk ettigim seyle gülümserken cok yüksek olmayan, ama normaline göre yğksek kalan bir ses tonuyla bunlar dökğlmüstü agzımdan.

Masada elime ilk gelen kagıda bu adı yazdım ve katlayıp cebime koyfum.

Sonra diger tablolarıda cevirdim.
Hepsinde aynı kisi ciziliydi, ve hepsinin aynı yerinde Lee Minho yazıyor ve Minhonun imzası bulunuyordu.
Hepsi farklı tarihlerde cizilmisti.
Nerdeyse son 8 yıldan ressimler vardı ve her yıldan 5 ressim.

Ressimlere tekrar bastan göz atarken ressimdekinin ben oldugumu fark ettim.
Ne yani 8 yılfır bendenmi hoslanıyodu?..
Belkide kafamda kuruyordum.
Tabloları rastgele bırakıp masanın üstündeki diger kagıtları incelemeye basladım.
Yani pek yapamadım.

"ORDA NAPTIGINI SANIIYOSUN SEN?!"

Duydugun yüksek kükremeylee elimdekilerin hepsi düsmüstü.

Arkamı dönüp saskınca bakarken o hızlıca bilegimi kavramıstı.

Bilegimi sertce tutup yukarı dogru kaldırmıstı.

"KONUSSANA, NEDEN ESYALARIMI KARISTIRIYOSUN?!"

Konusamiyordum, dilim tutulmustu.

"Hah. İyi bir cezayı fazlasıyla hak ediyosun minik"

Tutugu bilegimi azda olsa gevsetip pesinden sürüklemeyr basladı.

"L-lütfen bırak minho.."

Aglamaklı cıkan sesimle bunları söylemistim, ama pasa hazretleri beni sikine bile takmıyordu.

Dediklerimi duymazdan gelio beni pesinden sürüklemeye devam etti.

O yürürken ve oesinde benide sürüjlerken bana neler yapıcagınu düsündüm.
Aklımda pek nazik senaryolar kurmamıstım.
Ya kemiklerimi kırar bir daha ayaga kalkamamı saglardı, yada beni bir odaya hapis eder, bir daha cıkarmazdı.

Fakat beklediklerimin hicbiri olmadı.

Beni daha önce hic girmedigim, icinde cift kisilij bir yatak ve birsürü dolap olan bir odaya getirdi.
Odayı kırmızı ve siyah renkler esir almıstı.
Hos görünüyordu, fakat biz burda ne ayapacaktık...

Merhaba!
Nasılsınız? Brn cok iyiyim
Umarım sizde iyisinizdir
Görüsmek üzereee

My Killer /hyunhoDonde viven las historias. Descúbrelo ahora