40. Bölüm (Final)

Start from the beginning
                                    

Bu evreni anlayamıyordum, neden her zaman bir şey çıkıyordu. Neden her zaman bir şey çıkmak zorundaydı.

"Hadi Lenora vaktimiz yok."

"İkimiz mi gideceğiz sadece."

"Hayır, Elvis ve Tina da gelecek. Gerisi burada kalacak."

"Tamam." dedim, başka diyecek bir şeyim varmış gibi.

Fark etmediğim ama tam üstüme doğru gelen alev topunu Leonard parçalayıp atmıştı.

Leonard ile birlikte atların olduğu yere yönelince Elvis ve Tina'nın çoktan burda olduğunu, hatta birbirleri ile laf dalaşına girdiklerini fark ettim.

"Aynalı Vadi'ye gidiyoruz." dedi Leonard.

Elvis ve Tina aynı anda şeytan görmüşçesine ona dönerken, ben oranın ne olduğunu bile bilmiyordum.

Mal mıydım acaba?

Bilgi veremiyorum. Siktir Lenora! Engelliyorlar.

En fazla ne olabilir ki yani.

Ben ve Leonard'da atların üstüne binince hızla ilerlemeye başladık.

"Çok uzak mı?" diye sordum.

"Biraz." diye yanıtladı Leonard.

"Kıçım tutuştu." dedi Elvis.

"Şaka gibi." dedi Tina ve eli ile yüzünü kapattı.

Atlar biraz daha hızlı koşmaya başlayınca anlık olarak üstünde dengemi sağlayamamıştım, son dakika düşmekten kurtulmuştum.

Dikkat et Lenora, içimde kötü bir his var.

Ne olacaksa olsun artık, belirsizlik içindeyiz kaç gündür.

Elvis'den...

Aradan 10 dakika geçmişti, hiç birimizin ağzından tek bir kelime dahi çıkmıyordu.

Gerçi şu durumda ne konuşulabilirdi.

Sadece Elfrad'ın değil, belki de tüm evrenlerin en kötü vadisine gidiyorduk.

Oraya adımınızı attığınız anda bedeniniz başka bir kişiliğe bürünüyordu, istemediğiniz şeyler söylüyordunuz.

Sürekli kendi yansımalarınızı görüyordunuz, kara büyüden oluşmuş bir vadiydi.

Berbat bir şeydi.

Anahtar için oraya girmeye değer miydi?

Bir can vermeye değer miydi?

Ve biliyordum, Aynalı Vadi en az bir tane can almadan salmazdı. Boğardı, yakardı ama bir şekilde öldürürdü.

Korkuyor muydum? Belki, biraz.

Kesinlikle biraz, kıçın üç buçuk atıyor Elvis.

Nanay olacağız birazdan, ne diyorsun sen ya.

Kaderi değiştiremezsin.

Sabır.

"Durun!" dedi Leonard bir anda.

Hayvanlarla iletişimi varmış gibi atlar anında dururken, ben düşmemek için çok büyük çaba sarf ediyordum.

Diğerleriyle yarıştığımızda da en kötü at süren bendim zaten, ne işim vardı burda.

En azından sondan birinciydin.

Aman ne komik.

"Pusu var." dedi Leonard.

Kayıp VarisWhere stories live. Discover now