73.Bölüm: EFSANELER UNUTULMAZ

Start from the beginning
                                    

"Neyse sen iyisin, gerisinin önemi yok."

"Babaannem," Sustu, derin bir nefes aldı.

"Başın sağ olsun," dedim kolunu hafif hafif okşayıp kendimi rahatlatmaya çalışırken.

"Başımız sağ olsun." Beni omzumdan tutup hafifçe kendisine çektiğinde ben de beklediğim an buymuş gibi başımı onun geniş göğsüne gömdüm. Başımın üstüne bir öpücük bıraktı, bana sıkı sıkı sarıldı. Kendini rahatlatmaya çalıştığını biliyordum, canı acıyordu ve o canını daha çok yakan o kişiye sığınıyordu.

İşte bu Kaptan'la olan ilişkime çok benziyordu.

"Uykum geldi," dedim yorgunca. "Sana bir şey olsaydı bu dünyayı yakardım ben. Sana hiçbir şey olmayacak, sağlıklı şekilde yaşayacaksın."

Bebeği söylemem gerekiyordu, en çok onun hakkı vardı bunu bilmeye.

"Sana bir şey söylemem gerek," Derin bir nefes alarak göğsünden kalkmaya çalıştım ama beni daha sıkı tutarak ondan uzaklaşmama izin vermedi.

"Söyle ateş parçası," dedi o sakin yatıştırıcı sesiyle.

Önce derin bir nefes aldım, sonra ona biraz daha yaslandım. Bunu ona söylediğim an dünyanın en mutlu adamı olacağını biliyordum ve bunu her şeyden çok hak ettiğini de biliyordum.

"Sorun ne?" Hemen gerilmişti.

"Bu biraz büyük bir sorun." Sözlerimle ensemdeki saçlarımı okşamaya devam ederken hafifçe başımı ona doğru kaldırdı.

"Büyük bir sorun? Yine başına nasıl bir bela açtın? Polis mi peşinde? Yine büyük mafyaları mı peşine taktın? Putin'i mi karşına aldın? Cebonayan'a kafa mı tuttun? Kuzentsov'u mu kışkırttın? Ne yaptın?" Telaşlı soruları beni güldürürken hislerim karma karşılıktı.

Benim gibi düz ve net bir insan için bu kadar karmaşa rahatsız ediciydi.

"Yok yok öyle bir şey değil bu sefer. Ayrıca benim tek başıma yediğim bir halt da değil, birlikte yaptık." Kaşları çatılırken düşünmeye başlamıştı, dudakları hafif büzülmüştü ve şu an aklında birlikte yürüttüğümüz işleri düşündüğünü biliyordum.

"Cebonayan'la ilgili bir sıkıntı değil mi? Zaten saldırı da o yüzden oldu kesin, hemen anlat bana Aşkın."

Derin bir nefes daha aldım ve göğsünden uzaklaştım. Bu sefer beni durdurmadı, bakışları üstümde dikkatle gezinirken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Bu seferki başımıza gelenlerin en büyüğü, en önemlisi, en çılgın olanı ve en imkansızı." Bakışlarım sarı gözlerinde gezinirken onu sinir edecek kadar ağır konuşuyordum.

"Beni çıldırtmak mı istiyorsun Aşkın?" Bana adımla seslendiğinde genelde kızgın oluyordu. "Bak ya, anlatır mısın Aşkın? Bak hazırlıklı olmadığımız her hamle için kayıplar verdiğimizi en iyi sen görüyorsun,"

"Bedenimde bir canavar taşıyorum."

Sözlerimle daha da sinirlendi. Aldığı derin nefesle burun delikleri genişlerken ne kadar öfkelendiğini sarı harelerinde net şekilde görebiliyordum.

"Hay sana canavar diyen dilimi,"

"Bu ikimize ait bir canavar," dedim ama hâlâ anlamıyor, yüzüme boş boş bakıyordu.

"Yine geçmişi hatırlayıp bana kinlendin değil mi?" Konuşmaya devam edecekti ama daha fazla sabrım kalmamıştı.

"Ben hamileyim!"

ATEŞPARE (+18)Where stories live. Discover now