11. Bölüm: Korkuyorum lütfen onunla gitme

En başından başla
                                    

"Gel benimle" dedi. Anıl ellerini yakasından çekti.

"Önce onu bırak!" Daha sonra Mehmet arkamdaki adama işaret verince adam beni bıraktı ve koşarak Anıl'ın boynuna atladım. Çok korkmuştum. Ama ölümden değil, ona zarar gelmesinden. Gözyaşlarıma engel olamıyordum. 

"Anıl gitme onunla" dedim hıçkırarak. O da kollarını bana sıkı sıkı dolamıştı. Bunu daha yeni anlamıştım. Bu sefer gerçekten kokusunu doyasıya içime çekmiştim. 

"Merak etme bir şey olmayacak. İrem'i de alıp geleceğim. Sen sadece beni bekle"

"Anıl hayır. Gitme onunla. Korkuyorum lütfen gitme onunla" dedim kafamı iki yana sallayarak. 

"Çok romantiksiniz ama eğer sevgilinin ve İrem'in ölmesini istemiyorsan hemen benle gel!" Daha sonra Anıl yanağıma küçük bir öpücük kondurdu ve tekrar Mehmet'e döndü. 

"Yürü!" 

"Anıl bekle!" diye bir ses duydum. Sesin geldiği tarafa döndüğümde karşımda tanımadığım bir adam vardı. 

"M-Mete?" dedi Anıl şaşkınlıkla. Adının Mete olduğunu öğrendiğim adam sadece Mehmet'e bakıyordu.

"Nasıl kaçtın lan sen? Hemen benimle geliyorsun!" 

"Tüh! Eğlencemiz burada bitti demek isterdim. Ama daha bitmedi Anıl Karataş tekrar görüşeceğiz. Sağdan ikinci oda" dedi gülerek ve Mete'nin yanına gitti. 

"Derin gözlerini kapat!" diye bağırdı Anıl ve ben de anında gözlerimi kapattım. Sanki önümde bir lamba varmışçasına bir ışık vurmuştu gözlerime. 

"Açayım mı?" 

"Tamam açabilirsin" dedi ve anında gözlerimi açıp boynuna atladım. 

"İyi misin? Bir bakayım" dedi ve tek eliyle kafamı yukarı kaldırdı ve elini boynuma sürdü. 

"İyiyim ben. İrem'e bakalım" dedim ve koridora koştum. Tam kapıyı açacakken durdurdu beni. 

"Önce ben gireceğim" dedi. Kafamı hızlı bir şekilde iki yana salladım ve ben daha ne olduğunu anlamadan beni havaya kaldırıp diğer tarafına aldı ve kapıyı açıp içeri daldı. İrem karşımdaydı ve sandalyeye bağlanmıştı. DUR BİRAZ ÜZERİNDEKİ AKTİF BİR BOMBA MIYDI? 

"Hass... Kaç dakikası var?" dedi ve İrem'in yanına gidip süreye baktı. Daha sonra İrem'in ağzını açtı. 

"3 dakika var" 

"N-Nasıl ne yapacağız?" 

"Sen dışarı çık! Ben İrem ile geleceğim"

"Hayatta olmaz!" dedim kollarımı birleştirerek. Daha sonra kızgın bakışlarını gözlerime dikti ve bende dışarı çıkmak zorunda kaldım. Ama içim asla el vermiyordu. Onları orada bırakmaya içim el vermiyordu. Hem burada olsam da bomba hepimizi öldürebilirdi. Tam ben bunları düşünürken Anıl yanında İrem ile dışarı çıktı. Ne diyeceğimi şaşırmıştım. Bunu nasıl yapmıştı? Daha sonra birden başım döndü ve elimi alnıma götürdüm.

Anıl Karataş  

İrem ile birlikte dışarı çıktığımda Derin'in şaşkın bakışları üzerimdeydi. Muhtemelen nasıl yaptığımı soracaktı ve ben de tabii ki mantıklı bir açıklama yapamayacaktım. Ne diyecektim 'Aslında benim Mete dediğim kişi bir prens. Aslında ben de prensim ama bir çetem var ve bana yardım ediyor' diyemezdim. Daha sonra neden olduğunu benim bildiğim ama onun bilmediği bir şekilde elini alnına götürdü. Onu tutabilmek için hayatımda hiç koşmadığım kadar hızlı koşmuştum ve ben bir şeyi istersem başarırdım. Ben de yerde oturuyordum. Ama sonuçta yere değil benim kollarıma düşmüştü. 

"Enişte oluyor bazen korkma" dedi İrem yanıma gelip. Enişte! Bana enişte demişti ve bu beni garip bir şekilde dünyanın en mutlu insanı yapmıştı. Elimi Derin'in yanağına yerleştirdim ve okşamaya başladım. Alev topum benim. Sinirli tavşanım. Daha sonra yerimden kalktım. Bir dakika bizim bileğimizdeki kelepçeyi ne zaman kırmıştım? Neyse ki Derin'de fark etmemişti. Şimdi ne yapacaktık? Daha sonra İrem'e cebimdeki telefonu aldırıp diğerlerini arattım. Asya, Ali ve Fiko açmamıştı. O yüzden Fatih'i aradım. Fakat sanırım o benden önce davranmıştı. 

"Efendim Fatih"

"Acil konuşmamız lazım"

"Ben tatildeyim Fatih ve ayrıca şuan evde değilim. Ama birazdan eve geçeceğim. Çok önemli değilse sonra ko..."

"Abi çok önemli. Ortada bir cinayet var ve görünüşe bakılırsa hiç de ipucu yok"

"Bunun benimle ilgisi ne Fatih anlamadım?"

"Öldürülen 3 kızın üstünde de bir adet sol anahtarı var"

"Eee yani?"

"Ayrıca hepsi ünlü iş adamlarını kızı ve yakın zamanda babalarıyla tartışmışlar"

"Ne demek istiyorsun. Düşündüğüm şeyi söyleme" dedim korkuyla. Kalbim deli gibi atıyordu ve ilk defa korktuğumu hissediyordum. 

"Sanırım düşündüğün şey kardeşim. Sıra Derin'de olabilir"

Yakışıklı YalancıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin