Giriş

8 1 2
                                    

Saat tam olarak 2:58, onunla baş başa, Eiffel'de, kahvemiz elimizde, hayatı sorguluyoruz.

O dakika dudaklarının arasından tek bir kelime çıktı.
"Nasıl," dedi kendi kendine. Kaşlarımı çatarak baktım.

"Ne diyorsun Adem?"

"Nasıl buraya geldik biz, sen bana çok değer veriyordun Asya. Şimdi ne oldu, neden bana böyle davranıyorsun?" Bu soruya cevapsız kalmayacaktım.

"Acı çektiğimi bile bile kaynar suyu üstüme döktün Adem. Ve şimdi o acıyı sana yaşatacağım."

Ona olan garezim geçmemişti hâlâ. Saat 3:00 2 dakidadir sadece bunu konuştuk, etraftaki sessizlikten kendi nefes alış, verişlerimizi duyuyorduk.

Adem bana döndü, gözlerimin içine baktı. Masmavi gözleri, turuncu tonu sakalları, upuzun boyu, yakışıklıydı evet ama beni kazanamadı.

Yanıma gelip yavaşça belimi kavradı, ağzından tek bir kelime bile çıkmadan dudakları dudaklarımı buldu. Elleri boynumda, vücudunu hissediyordum. Dudaklarımı dudaklarından çektim ve anlamsızca yüzüne baktım. Neydi yani bu şimdi, beni kazanmak için mi öptü?

"Ne yapıyorsun Adem?!"

"Seni seviyorum Asya, yaptığım her şey için özür dilerim güzelim." Meşhur yalanı..

"Kes sesini Adem, seni asla affetmeyeceğim." Deyip yakasından tutup aşağı sarkıttım.

"Hatırlıyor musun aynı bu şekildeydik beni öldürmekle tehdit ediyordun. Ah, benim salak kafam sana inandım, buna mecburdum." Nefessiz kaldığını görünce devam ettim.

"Şimdi seni gözümü kırpmadan öldüreceğim! Seni de buna mecbur bırakacağım." Hızla itip düşmesini izledim. Bunu acımadan yapmıştım çünkü o da bana işkence ederken acımamıştı.

Merdivenlerden inip ölüp ölmediğini kontrol ettim. Ölmüştü, nabzı atmıyordu, arabama atlayıp kaldığımız otele gidip yatağıma yattım ve telefonuma mesaj gelmiş mi gelmemiş mi diye gezindim. Instagram'dan mesaj yoktu, WhatsApp'tan 97 mesaj gelmişti ama bakacak halim yoktu. Yarın ilk işim Türkiye'ye bilet almaktı.

Eiffel KadınıWhere stories live. Discover now