"Çizim yapıyorum ben, yetenek sınavına gireceğim."

Üçü de bunu beklemiyot olacak ki bir kaç saniye ses çıkmadı.

Yıldirım beyin yüzündeki gülümseme solunca gergince nefes aldım. Ne olmuştu şimdi?

'"Annen... o da çizim yapar." Basimı salladım.

Annemin çocukluğumdan itibaren yönlendirmesiyle çizmeye baslamiştım zaten. O, bu hobinin bana bir tür terapi olduğunu düşünmüştü ki haklıydıda.

Çizerek kafamı boşaltırdım ben kendimi bildim bileli.

"Türkiyedeki sınavlar da bitmiş olmalı. Önümüzdeki yaza kadar vaktin var. Seni bir kursa yollarız. Elin profesyonelleşsin."

Dedi Arslan hizmetli kadının önüne bıraktiğı kahveden bir yudum alırken. Bir anlık dediğine şaşırsam da sonrasında gülümsedim.

Beni umursuyordu galiba.

"Olur..." dedim heyecanla. Kendimi tutamamıştım. Arslan gözlerini kavesinden çekip bana yönlendirdi ve derin bir nefes aldı.

"Baba, ben araştırır bulurum iyi bir yer. " yıldırım bey durgun şekilde başını salladı.

Annemi düşünüyor olması tuhafıma gitmişti.

Aslan sözü devralırken babasının dikkatilini çekmek için elindeki fincanı ses yapacak şekilde orta sehbaya bıraktı.

"Brandon ve Venessa'ya karşı davayı bugün açacak avukatlar. Karşi taraf yeterince korktugu için velayet işini iki haftaya hallederim. "

Duyduğum isimlerle yüreğime bir ağrı çoktü. Annemi öldürmüşlerdi. Ve ben bunu kimseye söyleyemiyordum.

Sadece Hazar dedem biliyordu. Ona danışmalıydım bu konuda. Ve tabi Tamer bey konusunda.

Yıldırım bey ve bu olayi anlatmam gerektiğinin farkındaydım ama yaşadıklarım bana hala film sahnesi gibi geldiği için cesaret gösteremiyordum.

Yıldırım bey ve ikizler bu konuda fikir alış verişi yapmaya devam ederken Pars ayaklandı ve dikkatleri üzerine çekti.

"Hayırdır?" Dedi Aslan göz kırparak.

Benim abiler yakısiklıydı şakasız.

"Mekana gideyim bir hava alayım abi. Kaç gündür boğuldum."

O da hala hem kabullenememiş hem de sindirememişti bütün bu olanları, onu anlıyordum.

Yıldırım Bey ses çıkartmazken Arslan söze girdi bu defa"Çok dağitma Pars, mümkünse sabahlama ve başına bela açma."

Tamam ben de avrupalıydım ama bunların rahatlığı beni benden almıştı şu anda.

Pars adam babasına ve ağabeylerine gideceğim kafa dağıtacağım diyordu ailesinin tek dediyse "başına bela alma"?

Pars sessizce evden çıkarken derin bir nefes alip dudaklarımı araladım.

"Dedem gelecek mi?" Üçunün bakışı baba dönerken Yıldırım Bey tebessüm etti.

" bayağı benimsemişsin babamı, sevindim."

"Öyle...o olmasa şuan İngileterede hastanede olurdum muhtemelen."

"Hayır." Dedi hatır sesiyle baba Atalar

"... seni illaki bulur alırdım."

Ama daha önce ne buldun ne aldın ne de biliyordun? Demek istesem de kelimelerimi yuttum. Onu kırmak istemiyordum.

Hüptrik ; AlinaWhere stories live. Discover now