6.BÖLÜM: "SİL BAŞTAN"

Start from the beginning
                                    

Elime baktı ve sonra kendi elini sakladı. Kirli olduğunu hissetti ve onu zor duruma sokmak istemedim fakat bunu güzelce tolere etti. ''Ali, Ali ben de.'' Kafasını hafifçe eğdi.

''Kaç yaşındasın?''

''Yirmi iki.'' Ekledi. ''Sen?''

''Yirmi beş diyelim.''

''Sana abla diyebilir miyim?''

Güldüm. ''Teyze de sen bana.''

Gülmedi ve aslında benim de gülmemdeki amaç sadece gülmeye ihtiyacım olduğundandı.

''Sizin gibi birisi daha doğrusu senin gibi biri bu gece buralarda tek başına dolaşmamalı. Ne olacağı hiç belli olmaz.''

''Bak Ali,'' diye gözlerimi kıstım. ''Farklı dünyaların insanlarıymışız gibi konuşma benimle lütfen. Emin ol değiliz.''

''Uzaktan öyle görünüyor olabilir evet değiliz de ama gerçek dünyada, sizin hiç tanımadığınız insanlara verdiğiniz o ceketleri alabilmek için günlerce çalışanlar var. Bu farklı dünya insanı olmak için yeterli mi?''

Gözlerimi kıstım. ''Benden bu kadar rahatsız olduğunu bilmiyordum.''

''Senden rahatsız değilim, olamam da. Ne haddime?''

''Ali,'' diye sakince baktım yüzüne. Onu anlamaya çalışıyordum. Belli ki hayat hepimizi en az onun kadar yormuştu. Daha fazlası da olabilirdi, emindim. ''Ön yargı iyi bir şey değil, biliyor musun?''

''Evet biliyorum,'' dedi üzerindeki incecik kazakla karşımda durmaya devam ederken. ''O gece o serserilere karşı meydan okuyup beni koruduğunda, hatta daha fazlasını yaptığında beni çok şaşırtmıştın. Sonra yetmeyip bana ceketini verdiğinde minnet duydum.''

''Madem benim için bu kadar iyi düşüncelerin var neden sözlerin aksini söylüyor?''

''Biraz tuhaf biri olabilirim,'' dedi Ali çok sakince. ''Ama çok konuşan biri değilim, özellikle senin yaşındaki genç kadınlarla. Yani yanlış anlama, kendimi biraz garip hissettim de.''

''Seninle arkadaş olamaz mıyız yani?''

''Neden benimle arkadaş olmak istiyorsun ki?'' diye sordu düz bir sesle. ''Eminim ki çevrende benden daha iyi modeller vardır.''

Kaşlarımı tekrar çattığımda kendine bu kötülüğü yapmasına izin vermek istemedim. Ali bundan çok daha fazlasıydı. ''Kendine kötü davranma ayrıca bana da ön yargılı olma.'' Derin bir nefes alıp denize baktım. ''İnsan koskoca bir topluluğun içinde kendini yalnız hissedebiliyor. Sen hiç böyle hissetmedin mi?''

''Hayır.''

Dudağımın kenarını kıvırdım. ''Öyleyse çok şanslısın.''

''Bence değilsin çünkü ben hissetmiyorum, yalnızlığı yaşıyorum.'' Cümlesi ona dümdüz bakmama sebep olurken kalbimde minik bir ağrı hissettim.

Ali'nin bu donuk ve tabiri caizse ateşi sönmüş bakışlarının ardında aslında hiç öyle olmayan, parlak bir güneşi andıran hareleri olduğuna emindim. Geri adım attığında, ''İyi geceler,'' dedi.

Onu durdurdum. ''Senden bir şey isteyebilir miyim?''

Duraksadı ve bekledi.

Belki çok çılgınca hatta sınırı aşacak bir şey isteyecektim ama ruh halim o kadar kötüydü ki, anladım ki sessizliği ve yalnızlığı değil başka dünyaların şarkılarını dinlemek istiyordum. Evet varmış, başka dünyalar da varmış.

AKÇAWhere stories live. Discover now