Yasak motor

17 2 0
                                    

Dilara'
Abimden cevap bekliyorduk ama mesajları tek tik oluyor, yani gitmiyordu.

"Dilara..."
"Söyle Işık?"

"Bana geçen gün Amine bir şey anlatmıştı."

"Anlamadım ne?"

"Geçen gün onlara gittiğimizde sen lavaboya gitmiştin ya..."

"Eeeee??"

"Televizyonda parayı ödeyemeyip bulaşık yıkayan bir adam vardı. Amine de anlatmaya başladı. Onun bir kuzeni varmış. Onlar da bir gün böyle üç arkadaş parayı çıkaramamışlar. Akılsızlar bulaşığa kalırız bir şey olmaz diye menüdekilerden söylemişler de söylemişler, söylemişler de söylemişler..."

"Eee..."

"Eesi, garsona söylediklerinde bunlar bulaşığa geçeceklerini sanarken içeriden dev gibi bir adam sen çık! Bu çocukların üstüne yürü! Yaka paça arkadaki sokağa götür. Bunların cüzdanlarını, ceketlerini, telefonlarını al! Güzel de bir döv!"

"Of saçmalama Işık hukuk var kanun var uyduruyorsun."

Işık streslice yerinde zıplayarak
"Kızım Amine anlattı yalan söyler mi hiç o? Ayrıca dava da açmışlar ama bir şey olmamış."

Biraz düşündükten sonra saçma bir şekilde mantıklı gelmeye başladı ve evham beni de sardı.

"Ayrıca adamlar abimi dövdükten sonra dava olsa ne olmasa ne?"

"Sanırım haklısın..."
İkimiz de stresten ellerimizi birbirine sürtmeye başladık. Abim gibi.

"Ee nasıl ulaşacağız? Var mı aklında bir şey?"

Gözlerime söylemekten korkar gibi biraz baktıktan sonra "aklıma bir şey geliyor ama..." dedi.

Işık gözlerini üzerime dikip anlamamı beklediğinde
"E yuh artık!" Dedim.

"Amineyi arayıp aslında çocukluk aşkı ile aynı sitede olduğunu ve abimizin arkadaşı olduğunu, bütün bunları başından beri bilerek planlı bir şekilde onun evine gittiğimizi ve şimdi de o çocukluk arkadaşının telefon numarasına ulaşıp ulaşamayacağını söyleyemeyiz!"

Muhtemelen şu an arkamdaydı.

Bir hışımla kapıya baktım.

Yoktu. "Ne yapıyorsun?" Dedi Işık başını sallayarak. "Bir anlığına esas karakterin tüm gerçeklere kulak misafiri olduğu bir an gibi geldi de."

Telefona gelen bildirimle ikimiz de hemen oraya odaklandık. Konum gelmişti. İşte bu! Diyip hemen evden çıktık. Zaten üstümüz hazırdı. Kapının önüne geldiğimizde "İkimiz de mi gideceğiz?" Dedim. "Ya para dışında bir şeye daha ihtiyaçları olursa..." Dedi olmayan pazularını göstererek. Göz devirdim ama, haklı olabilirdi. Şu Amine'nin kendisine anlattığı olay benim de aklımı kurcalamıştı.

"Peki, otobüsle mi gideceğiz sen asıl onu söyle."

Gözüm merdivenlerin altındaki motora kaydı. İkimiz de yukarı, bizim daireye baktık. Başımı salladım. "Vakit kaybedemeyiz."

Bu motoru kullanmak abim gizlice alıp kaza yaptığından beri evdeki herkese yasaktı. Yasağı annem koymuştu ve babamın ilk göz ağrısı olduğundan satamıyorduk da. Motorun tozlarını silip kapıya götürdük ve binip çalıştırdım. Işık da arkama oturdu ve konumu tarif etmeye başladı. Uzun zamandır sürmüyordum ama sorun çıkmayacak, diye düşündüm.

"Marketin oradan sağa dön."

'Rafih

Talha gittikten sonra, kendimi az önce dokunmamak için yırtındığım bez parçasından daha değersiz hissettim. Bu kadar tepki vermemin sebebi söylediklerinin bir kısmının doğru olmasıydı.

Âkif Talha çıkmadan önce "Abarttın iyice Rafih. Terbiyesizliğinden hızlıca geri dön ve iş büyümeden özür dile." Demişti.

Özür dilemek mi, gerçekten bu nefsime çok ağır gelen bir işti. Gazi'nin telefonundan muhtemelen konum atan Talhaya baktım.
Hamdi "Olay biraz soğusun bence." Dedi.
"Yumuşak ol Rafih." Başımı Hamdi'den geri çevirirken Talha'nın kapıyı hızlı örterek, ama çarpmadan çıktığını gördüm. İşte o andan beri, dünyanın en kötü insanı gibi hissediyorum. Çünkü söylediklerimin birazını bile haketmedi ve yaş olarak ondan büyük olsam bile benden olgun olduğu; şu tepkisinden bile çok açık. Kıpkırmızı kızarırken geriye gidip kırmızı koltuğa oturdum ve başımı iki elimin arasına aldım.

"Yeni bir teknik falan mı bu? Hepiniz küsmüş gibi yapıp teker teker terk mi edeceksiniz?" Dedi Kasiyer. Sinirlerim burada bir an daha durmayı kaldıramayacaktı. Kapıyı çarpıp çektim gittim. Talha'nın gittiği yönün tam tersine. Arkama baktım ama, o köşeden dönüp kaybolalı çok olmuştu.

Ben arkamı döndüğüm sırada bir motorun bana hafifçe çarpması bir oldu. Canımın acımasından çok duyduğum korku yüzünden dona kalmıştım. Motordan iki tane kız indi. Biri sanırım biraz başırmıştı çarpınca.

Bacağımdaki ize bakıp sadece sustum.
"İyi misiniz?" Diye sordu motoru kullanan müthiş bir mahçubiyetle. Yüzüne bakmadım. Hâlâ biraz şoktaydım. Karnımı tutup belimi doğrulttum ve "İyiyim." Dedim. Arkadaki kız, öndekinin omzuma vurduğunda yüzlerindeki ifadeyi biraz biraz seçebiliyordum. Motora baktığımda bunun sitedeki sol kısmı kırık motor olduğunu gördüm ve kızların yüzlerine baktım.

"Dilara?" Dedim arkadakini işaret ederek.
"Işık?" Dedim bana çarpanı göstererek.

"Evet, abimin ekibinden misiniz?" Dedi öndeki başını sallayarak.

"E-evet, Talha biraz önce çıktı. İsterseniz ben yardımcı olayım." Başımı yere eğdim. Karşıma çıkmak zorundalar mıydı? Talha görse kim bilir ne düşünürdü. Kaşlarımı çattım.
Çantasından kartını çıkaran öndeki ucundan tıtarak uzattı. Aynı ifadeyle alıp "Hemen geliyorum." Dedim.

İçeri girdiğimde herkesin bir köşeye sindiğini gördüm. Ahmak kasiyere doğru yürüyüp hesabı ödedim. Çocuklar da çıkmak için ayaklanınca "Biraz bekleyin." Dedim.

Dışarı çıkıp ikizlere kartı uzattım. "Sağolun, zahmet verdik size de." Cevap beklemeden kafeye döndüm ve kapıyı kapattım.

Biraz bekledikten sonra bakışların üstümde olduğunu bilerek "Tamam çıkabiliriz. Biraz kızların gitmesini bekleyelim, sonra çıkarız dedim." Diye açıklama yapıp kapıyı açtım. Onlar teker teker çıktıktan sonra kasiyere son bakışımı atıp kapıyı kapattım.

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 24 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Hâlet-i RûhiyeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin