"Sonunda ya"diye mırıldandı yataktan doğrulurken.

Ona ceketini uzattım ama alırken yere ceketten birşey düşmüştü.Onu almak için eğildiğimde bir kolye olduğunu gördüm.

Çok tanıdıktı ama nedense bir türlü çıkaramıyordum.Elime aldığım kolyeyi incelerken ayağa kalkmıştım.
Ben ona uzatırken o çoktan elimden çekmişti.Kaba erkek

"Ver şunu"dediğinde çok sinirli gözüküyordu.Hemen kolyeyi boynuna takmıştı.

O kolyeyi bir yerden hatırlıyordum ama nerden diye düşünürken Çiçek yanıma geldi.

Çiçek tam da çiçek gibi bir kızdı.Sapsarı düz saçları,masmavi boncuk gözleri vardı.Onla zıt olsak da hep yakın arkadaşlarımdan biri olmuştu.

"Naber Irmak,nasıl gidiyor?"diye sorduğunda sevecen tavrı gene üstündeydi.

Bu benimde yüzümde güller açmasına sebep oluyordu."İyi senden ya,yanına gelemedim kusura bakma hastamla ilgileniyordum."dediğimde bana hiç kırılmışa benzemiyordu.

Aslında Çiçek de benim en yakın arkadaşımdı.Simayla ikisini de aynı seviyordum.

"Önemli değil bende çok yoğundum zaten,baş hekim bizi haşlamasa iyidir"dediğinde yüzünde 'sıçtık kızım biz şimdi 'der gibi bir ifade vardı.

"He valla kız,şimdi hepimizi dizer sıraya'Sen saçını topla,sen ruj mu sürdün'"diye taklidini yaparken komutanın ayrıldığını gördüm.

Ona"Görüşürüz komutan"dediğimde bunu duymuş olacak ki  zaten duyması için bağırdım arkasını döndü ve bana doğru geldi.Tam karşıma geçtikten sonra durdu.

Dişlerini sıktığı her halinden belliydi.Ben ne dedim ki şimdi diye düşünürken soruma cevap geldi."Komutan değil YÜZBAŞI"şimdi ne fark ediyordu ki.Yok yok yok bu adam bana kızmak için sebep arıyordu.

Onu sinirli görmek hoşuma gitmişti.Tekrar arkasını dönmüş gidiyorken "Peki komutan"dedim.

Biraz gittikten sonra durdu ve sabır dilediğine emindim.Bu durum benim çok hoşuma gitmişti bak.

Çiçekle görüştükten sonra çadırdan dışarı çıktım.Hava almam lazımdı.Aslında Çiçek de gelmek istediğini söyledi ama ben yalnız kalmak istediğimi söyledim.

Dışarı çıktığımda çadıra yakın bir kayalığa sırtımı verdim ve düşünmeye başladım.

O kolyeyi ben nereden tanıyordum ki.İnsanın dilinin ucunda birşey vardır ama bir türlü aklına gelmez ya öyle birşeydi bu.Bir zamanlar sanki çok tanıdık olan ama şimdi anlamını yitirmiş ya da aklımdan silindiğini düşündüğüm bir kolyeydi.Ben uzaklara dalıp gitmişken burnuma kötü bir koku gelmişti.Kafamı kokunun geldiği yana yani yanıma baktım.

Komutan da benim gibi uzun bir kayaya yaslanmış oturuyordu.Elinde de sigarası vardı.

Ben sigaradan nefret ederdim.Kokusu hep çok kötü gelmişti.Biraz daha içtikten sonra dumanını üflemesiyle öksürmem bir oldu.

"Öhm....Öhm....İçmesene şu zıkkımı be"dediğimde nefes almakta zorlandığımı fark ettim.Astım değildim ama kokusu nefesimi kesiyordu.İnsanlar nasıl içiyordu acaba ya.

"Rahatsız olduysa git"dediğinde resmen küplere binmiştim.

"İlk ben geldim asıl sen git"

"Ben rahatsız olmuyorum"

"Ama ben oluyorum git"derken yüzümü ona doğru dönmüştüm.

O da sigarasını içip yönünü bana dönünce ister istemez aramızdaki mesafe azalmıştı ve benim bir anlık gözlerim dudağına kaydıktan sonra yutkunduğunu gördüm.

Gönlüm Sana YakınWhere stories live. Discover now