6. La tristesse durera toujours

517 68 31
                                    


La tristesse durera toujours: Bu acı hiç dinmeyecek.

*En büyük arzum bu düzene ait olduğumu unutmak. Ne o bana iyi geliyor  ne de ben ona. (Charles Dickens - İki Şehrin Hikayesi, syf: 106, yayınevi: Can)

Barbaros

"Abi adam öldü sanırım. " Korumanın sesini duyduğumda  elimdeki kanla bulaşmış bıcağı kenara attım.  Konuşsun diye başladığım işkencenin dozunu yine ve yine kaçırmıştım. İstediğim bilgiyi almış mıydım, hem de fazlasını.

Arkamı dönüp ilerlerken, "Etrafı temizleyin." dedim tektüze sesimle. Üstüm başım yine leş gibi olmuştu. Bulunduğum evin bodrum katından çıkıp, odq olarak kullandığım yete girdim. Burası genelde  kirli işleri yaptığım yerdi.  Az önce aldığım bilgileri,  Yiğit'i ayarak aktardım. Artık gerisi ondaydı.  Odaya girip üstümü değiştirip şirkete geçmem gerekiyordu.  Birkaç gündür yoğunluk olduğu için düzgün eve uğrayıp bizimkileri de göremiyordum.

Hastaneye de beş gündür uğramıyordum. Normalde bu hafta çıkması gerekiyordu ama psikolojik desteğe 7 gün önce başlanılmıştı, fakat Ufuk daha da kötü olduğundan bir süre daha hastanede olmasına karar verilmişti.

Bugün ikinci seansı vardı.  Seyhan  her dakikasını haber verdiği için aklım orada kalmıyordu.  Seyhan'a ona kitap dinletmesini söylemiştim fakat Ufuk dinlemek istemediğini dile getirmişti.

Seviyordu oysa. 

Doktor Berat konusuna gelecek olursak, bilgileri sağlam saklanmıştı. Yiğit Aslan bile ulaşamadıysa bunun altında ciddi bir durum yatıyor demekti.

Onu sorguya alacağım desem de yoğunluktan dolayı fırsatı bulamamıştım. Ama yakın zamanda istediğim bilgi elimde olacaktı.

Telefonum çaldığında  açıp kulağıma götürdüm. "Söyle Seyhan."

"Abi, o kötü." dediğinde kaşlarımı çattım. Ne demek kötüydü?

"Ne demek kötü ulan. İki saat önce iyi demedin mi, uyuyor demedin mi?"

"Dedim abi dedim de, uyuduğu sırada çığlık atmaya başladı, sanarsın eziyet ediliyor gibiydi.  Kendisine zarar verdi. "

Kendine zarar verdi dediği anda dişlerimi sıktım.  O fazla haraket edemezdi...

Seyhan devam ederken hızlıca evden çıktım ve arabaya bindim. O anlattıkça göğüs kafesim sıkışıyor gibi hissettim.   Düzeleceğini umut ettiğim çocuğun her gün kurtulamayacağını anlıyordum.

Gerçekten onu çoktan mı kaybetmiştik...

Düşünmemem gerekiyordu. Siktiğimin bu düşüncesi beynimi işgal etmemesi gerekiyordu. Dayısına teslim esip umursamam gerekiyordu.

"Abi, hiçbirimize güvenmiyor sanırım. Şu an hiç kimse yaklaşımıyor çığlık atmaya başlıyor. Görevliler zar zor yatağa bağladılar. Ama bana sorarsan hiç iyi yapmadılar, bir şeyi tetikliyor gibi. Gözlerindeki korkuyu gördüm. Açmalarını söyledim, uyuttular ama doktor tekrar kriz geçirme olasılığından dolayı bağladıklarını söylediler, kırılan kemiklerinden dolayı. İşini karışmak gibi olmasın abi ama buraya gelsen iyi olur." dedi.

Son YalvarışımWhere stories live. Discover now