"hayır Zehra saçmalama seninle bir alakası yok, hem gerçekten gelmek istemesem zaten gelmezdim.
Küçük bir şey iyiyim şimdi cidden"

"siz konuşun bende bir namaz kılıp geleyim"
İkimizde muratı onayladığımızda odadan çıkmıştı.
Zehra yatağın yanımdaki koltuğa oturmuştu.
İyi olduğumdan emin olunca sorularına başladı.
"Elif bir şey sorabilir miyim?"

"tabii, ne soracaksın?"

"murat komiser senin hastalığını nereden biliyor? Siz önceden tanışıyormusunuz?"

"Aslında buna tanışıklık denemez, çok zor bir anda murat bana ruhsal olarak yardım etmişti."

"evine olan baskından önce tanışıyordunuz yani"

"evet 'de birşey mi oldu neden sordun?"

"Hiç merak ettim, hem o zaman, hem bugün murat komiser çok endişeli gözüküyordu sanki önceden tanıdığı  biri gibi davrandı."

"anladım hastalığımı bildiği için endişelenmiş olmalı, özür dilerim sizide telaşlandırdım"

"saçmalama Elif ne özürü? Asıl ben özür dilerim"
Biraz sonra murat içeri girmişti
Yerimde doğrulmaya çalışmıştım.
Her ne kadar heryerim kapalıda olsa bir erkeğin beni uzanırken görmesini istemiyordum.
Murat bakışlarını yere indirip elini kaldırdı

"rahatsız olma Elif, güzelce dinlen.
Zehra bir gelebilirmisin?"
İkiside odadan çıkınca derin bir hüzün yer edinmişti kalbimde, aynı zamanda şükür rüzgarları okşuyordu kalbimi

"Allahım beni bu fani dünyada yalnız bırakmadığın, etrafıma beni düşünen insanlar koyduğun için ne kadar şüktersem az.
Bir kez daha dualarıma icabet ettiğini en derinlerimde hissettim"
Gözlerimi tekrar kapattığımda kulaklarımda hala muratın okuduğu şifa ayetleri çalkalanıyordu.
Gerçekten her ikisine'de ne kadar teşekkür etsem, ve Rabbime ne kadar şükür etsem az'dı...

.............

Gözlerimi açtığımda Zehra telefonuyla ilgileniyordu.
"uyandın mı?"

Gözlerimi bir kaç kez daha kırpıp doğrulmaya çalıştım.
Zehra hemen yanıma gelip yardım etmişti
"çok ani hareketler yapıyorsunuz Avukat  hanım, lütfen biraz yavaş olalım"

"kusura bakmayın polis hanım bir dahakine size rapor gönderirim"
Dedim alayla havanın aydınlanmasına bakılırsa baya bir vakittir uyuyordum.
"Zehra sen hiç uyumadın değilmi?"

"uyumadım ama sorun değil, bugün izin aldım eve gidince dinlenirim"

"ya keşke gitseydin eve dinlenip işe giderdin. Ben başımın çaresine bakardım"

"Onu hepimiz biliyoruz canım, ama bir Zehra ata sözü derki....
Dur şimdi bulamadım ben onu düşüneyim sonra söylerim"

"şu halde bile nasıl beni güldürebiliyorsun anlamıyorum Zehra"

"meslek sırrı bebeğim"
Zehra göz kırptığında daha çok gülümsedim
"eee ne zaman eve gidiyoruz?"

"ohooo bismillah dur bakalım daha yeni geldik, bir dinlen ilaçlarını al öyle gideriz"
Az sonra söyleyeceğim şey için Zehranın tepkisinden korkmuyor değilim.
"şeyy..."

"ney...."

"benim bugün şey vardı ya..."
İnanın cümlenin sonunu bitirmeye korkuyordum.
"ney vardı yaa...."
Dedi Zehra tek kaşını kaldırarak.

" bir toplantım vardı, son davam için"

"ayyy hala dava diyor, yok ben seni  anladım sen evde boş durmayacaksın.
En iyisi biz bir beş gün burada kalalım. Sen bol bol dinlen"

"Zehra lütfen hemen eve gidelim, hastaneleri hiç sevmiyorum"
Zaten bir kaç ay sonra buradan istedemde çıkamayacaktım...
O yüzden şimdilik hastanenin adını bile duymak istemiyordum.

.............

"Elif hanım sizde biliyorsunuz ki bu süreçte kendinizi yormamanız lazım,
Özellikle çalışma hayatınız sizi zorlamamalı"

"anlıyorum doktor bey"
Benden çok Zehra pür dikkat doktoru dinliyordu.

"şimdilik bir sıkıntı gözükmüyor, yakın zamanda mutlaka doktorunuza bir kontrol'e gitmenizi tavsiye ederim.
Kendinizi iyi hissettiğiniz'de çıkabilirsiniz"

"çok teşekkür ederim, sağolun"
Doktor odadan çıktığında yatakta doğrulmuştum

"Hop hop noluyor, iyimisin'de gidiyoruz"

"iyiyim çok iyiyim, lütfen eve gidelim"
Ses tonumdan hastaneden ne kadar nefret ettiğim açık a belli oluyordu.
"iyi o zaman gidelim ama evde ayaklanmak yok, ben gidince sana et suyu çorbası yapıcam"

"Zehra grip olmadım ki, uğraşmana gerek yok. Sende dinlen"
Gözlerini devirip eşyalarımı toparlamaya başladı.
"seni duymuyorum hayatım, seni dinlemiyorum.
Artık bu evin idaresi benim elimdeee"

..............

Eve geldiğimizde ne kadar ısrar etsem de Zehra yastık ve yorgan getirmiş, benim için salona hasta yatağı yapmıştı.
Odamda yatmayı teklif etsemde
'seni gözümün önünden ayıramam'
Deyip mutlaka salonda yatmamı söylemişti.
Şimdide mutfakta anneannesinden aldığı çorba tarifini deniyordu.
Mutfaktan gelen seslere bakılırsa pek başarılı gibi durmuyor'du
"Zehraa yardım edeyim mi?"

"hayır tabikiii!
sen aşcına güven.
Bu çorbayı içer içmez iyileşeceksin"

Gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım
Gerçekten iyileşseydim keşke...
Bir kaç ay öncesine kadar Allah'a beni yanına alması için yalvaran ben, şuan bir gün daha fazla yaşamak için neler vermezdim...

Hüzün yelkenlileri güverteme yaklaşırken,aklıma gelen şeyle hemen gözlerimi açtım.
Yerimden kalkmadan masanın üzerinde duran bilgisayara uzandım.
Şu an hastalığım kadar olmasada zihnimi yoran bir şey daha vardı.
Bilgiseyarın arama kısmına girdiğimde o adamın ismini yazıp arattım.

" KENAN İLKAN..."

...............

Bölüm sonuuuu
Kim acaba bu Kenan İlkan?
Yakında göreceğiz...

Umarım beğenmişsinizdir,
Allah'a emanetsiniz 🍁

MÜDDESSİRحيث تعيش القصص. اكتشف الآن