1.Bölüm: Yıldız çiçeği

25 1 3
                                    

"Yavaş yavaş solan o çiçek, yavaş yavaş sönen o yıldız bendim, ben yıldız çiçeği..."

Zamanı durdura bilir miyiz? Ya da eski günlere geri dönebilir miyiz? Neden akar zaman? Inan bende bilmiyorum. Insanlar kendi yolunu kendi çizer kendi kaderini kendi belirler. Neden yaşar insan hiç düşündünüz mü? Zaten ölmeye gelmemiş miydik ,hepimiz ölmiyecekmiydik? Bu sorularla kaç gecemi mahvettim bilmiyorum. Kaç gece ayla vedalaştım güneşi selamlarken, emin değildim.
Ben Dalya, Dalya Yıldırım. Bu sonsuz evrende yanlız Dalya. Ruhumu hep insanlardan saklamak zorunda kaldım ben. Onca karanlık ruhun içinde beyaz bir ruhu kim ne yapabilirdi ki...
Yavaş yavaş ışığı sönen o yıldız yavaş yavaş solan o çiçek bendim ben Yıldız Çiçeği, Dalya.

Hafif hafif kızıla dönen gökyüzüne bakan balkonumda oturmuş kahvemi yudumluyordum. Hafif rüzgar tenini okşarken duyduğum kuş sesleri ile oldukça huzurlu bir ortam vardı. Taki kapının çalması ile tüm huzurlu atmosfer bozuldu. Isteksizce ayağa kalktım ve kahvemi masnin üzenine bırakıp kapıya yöneldim. Kapının tam önüne geldiğinde kimin geldiğini sorgulaya başladım.
Kargo sipariş etmemiştim,yemek söylememiştim bu kimdi? Soruları aklımda dönerken kapının deliğinden baktığımda uzun boylu kumral saçlı yeşil gözlü bırakın tanışmayı varlığından bile haberin olmayan biri duruyordu. Kapıdan ona seslendim
"Kim o?"
"Ben Yamaç Dalya hanım şirket hakkında konuşmak için gelmiştim." Dediğinde anlamıştım şirketin saçma işlerinden birini yine bana yaptırıcaklardı. Kapıyı açtım ve anlamaya çalışan gözlerle ona baktım. Üstünde bizim şirketimizin takım elbiselerinden biri vardı. Sadece özel calisanlarin giydiği bir armaya sahipti Ajanlardan biri olmalıydı. Annem orda bir öğretmendi bilgisayar öğretmeni babam ise şirketin patronuydu ne amaçla ajan kullaniyolardi bilmiyordum çünkü onlar hakkında merak edebileceğim pek bir şey yoktu.
"Buyrun içeri geçin." Dedim bıkmış bir sesle.
Ayakkabılarını çıkarıp beni takip etmeye başladı. Ben balkondan içeri girdiğimde hala beni takip ediyordu. Balkondaki masaya oturdum ve o da karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu. Artık söylemesini ister gibi yüzüne baktım. Anlamış olucak ki dudakları aralandı.
"Öncelikle rahatsız ettiğim için özür dilerim. Ben Yamaç, ajan olarak görev yapıyorum. Sirket hakkında yapmaniz gereken önemli bir görev var." Dedi bana bakarak. Saçma bie yüz ifadesiyle ona baktım.
"Sorun değil ama ben şirket işlerinden pek anlamam ne yapmam gerek tam anlatırmısınız." Dedim başını salladı
"Babanız ajan olarak bizi yetiştirmeye başladığınızda çok küçüktük. Babanız bana hep sizden bahsederdi. Hep sizi ajan yapıcağından bahsederdi. Babanız  sizinde ajan olmanizı istiyor,Dalya Hanım."
"Ne ajan olmamı mi istiyor? Siz benimle dalga falan mi geçiyorsunuz ben piskoloji okuyan biriyim ne işim olur beim ajanlıkla." Dedim allak bullak bir ifade takınarak.
" Dalya Hanım önce sakin olun babanız öldürülmeden önce benimle konuştuğunda bir soru sormuştum ona altı kişi olmamıza rağmen neden yedi oda var diye. Odayı seni için yaptırmış  olduğundan bahsetti. Senin en başından beri ajan  olmanı istiyormuş bildiğim kadarıyla bu konuda eğitiminde varmış. Biliyorum bu bir anda hayatını değiştiricek  ama intikamını alman gerken bir katil var Dalya, istemiyorsan seni asla zorlayamam ama iyi düşün bu katilden intikamını alabilmek için çalışılacak misin yoksa burda duracak mısın?" Dedi. Ben öylece kalakalmıştım. Ne demeliydim, ne yapmalıydım? Bilmiyordum ama aklımdaki cevap çoktan hazırdı. Ne diyeceğim belliydi cevabim intikamdı,
Intikam...

"Ne demem gerek çok düşünmiyeceğim. Intakimi anlmam gerken bir katil var." Dedim başını salladı gülümseyerek bana baktı.
" Tamam o zaman istersen hazırlan çıkalım."
"Hemen mi?" Dedim biraz şaşkın bir ifade ile.
"Yani ne kadar erken çıkarsak o kadar iyi. Orda giymek için kıyafetlerini hazırlayabilirsin. Ben burda bekliyorum çok bir şey almana gerek yok,orda her şey hazır baban herşeyi planlamış."dedi hafif bir gülümseme ile. Şu an yaptığım şey bir zaman sonra bana çok saçma gelebilirdi çünkü ailemi kaybedeli yanlızca iki hafta olmuştu ve hayatta hiç bir beklentim olmadığı için oraya gidecektim. Odama girdim ve siyah büyük bir sırt çantası alıp içine birkaç t-shirt ve sweat koydum sonra  diyer bölümden pijama ve eşofman alıp yerleştirdim. Üstümdeki kıyafet gayet iyi göründüğü için ona dokunmadım. Şarj aletimi kulaklığın ve anahtarını çantanın ön gözüne atıp çantamı kapattım. Telefonuda cebime koyduktan sonra hazırdım. Balkona girdim ve Yamaç' ın yüzüne bakmadan sesizce konuştum.
"Ben hazırım." Yamaç bana döndü ve ayağa kalktı
"Tamam o zaman çıkabiliriz."
"Tamam." Dedim ve kapıya doğru yürüdüm Yamaç ise arkamdaydı. Apartmandan çıktım. Bundan sonrasında Yamaç'ı takip edicektim. Arabaya vardım ve ön koltuğa oturdum. Yamaç'ta şoför koltuğuna oturdu ve arabayı haraket ettirdi. Yıllardır gidip geldiğim yoları izlerken kafamı cama yasladım. Ezbere bildiğim bu yollarda şu an kayıptım.
Aslında ezberimde olan mahallelerdi kayıp olduğum yerler. Ben ezbere bildiğim yerde de kaybolabileceğimi anladım. Bazen ezbere bilmek yeterli olamaya bilir kaybolmamak için.
Şirketin kapısının önüne geldiğimizde  uzun zamandır buraya gelmediğimi fark ettim. Yamaç arabayı park ederken bende üstünü düzelttim ve arabadan çıkmaya haziralndim. Arabayı park ettikten sonra arabadan çıktık ve şirkete girdik. Yamaç şirketin çalışanlarına birşeyler söyleyip yanıma geldi. Sonra asansöre doğru yürüdü ve arkasına dönüp beni bekledi. Birlikte asansöre bindik ve bodrum kata indik. Bu kata  daha önce hiç inmemiştim. Tedirgin adımlarla Yamaç'ı takip ederken bir kapının önünde durduk. Kapını üzerinde " Personel hariç kimse giremez" yazısına baktım. Yamaç cebinden  bir kart çıkardı ve kapıya okuttu. Kapı açılırken neyle karşılaşacağımı bilmediğim için içimde bir tedirginlik ile cesurca bir adım attım ve içeri girdim. Odada 5 kişi vardı. Içlerinden biri
" Hoşgeldin Yamaç kaptan" dedi.
"Hoş bulduk Maraz. Yeni oda arkadaşımızla tanışın Beyaz  Ruhluların yedinci üyesi ve muhtemelen son üyesi Dalya." Diye tanıttı beni odadaki muhtemelen hepsi benle nerdeyse yaşıt beş gence bakarak. Birbirlerine çok benzeyen biri yeşil gözlü kahverengi saçlı bir kız ve ona çok benziyen ama gözleri kahverengi olan bir çocuk gördüm. Sonra gözüm masada oturmuş bilgisayarın başından bana bakan saçları siyaha yakın kahve rengi gözleri olan sevimli  bir kıza kaydı.
Herkesi tek tek incelemeye devam ediyordum ki Yamaç
"Hadi Dalya içeri geç orda tanisirsin onlarla" dedi. Bende onu dinledim. Içeri geçtim ve Yamaç la yan yana bir koltuğa otururken gözüm esmer bir çocuğa takıldı citti bie yüz ifadesi vardı. Kollarını göğsünde birleştirmiş bize bakıyordu.
" Selam Dalya ben Maraz" dedi kumral ela gözlü bir çocuk enerjik bir ses tonuyla. Gülümseyerek ona baktım ve yanıtladım
"Merhaba Maraz memnun oldum bende Dalya" dedim. Sonra bilgisayarın başında oturan kızda konuşmaya başladı.
"Selam Dalya bende Reyna" dedi. Gülümseyerek ona bakarken digerleride katıldı.
"Selam bende Sarp"
"Bende Karan"
"Safir" dediler sıraya ısimlerini söyleyerek. O gün yaklaşık iki saat onlarla tanıştım ve nasıl insanlar olduklarını anlamaya çalıştım.
"Artık geç oldu uyusak mı? Yoksa Maraz birazdan burda uyuya kalıcak" dedi Sarp üstüne yaslanmış bir şekilde uyumak üzere olan Maraz'ı dürterek.
"Bencede artık uyuyalım sabah erken kalkmanız gerekicek." Dedi Yamaç. Hepimiz yavaş yavaş ayağa kalkarken  Maraz uyumak üzere olan gözlerle bana baktı.
" Abi bari biraz bekleseydik kız geldiği gibi çalışmaya başladı yazık doğrusu." Dedi.
Hepimiz kıkırdarken Sarp
"Hadi sen uyu Maraz kafan gene uykusuzluktan çalışmamaya başladı esprilerine sabah devam edersin." Dedi. Gülerek üzerinde 7 numara ve altında Dalya yazan odaya girdim. Odanın içi oldukça sade bir şekilde dizayn edilmişti gri bir yatak beyaz dolap çalışma masası ve üstünde birçok sayıda  kutu olan bir masa daha vardı. Normalde ne olduğunu merak ederdim ama o kadar yorgundum ki çantamdan çıkardığım pijamalarımı giyip hemen yatağa girdim. Aklımdan geçen duyguları susturmak için kendimi uyumaya zorlamaya başladım. Bazen uyumak sadece bir kaçıştır. Düşüncelerimden bir an önce uzaklaşmak için kendimi uykunun karanlık kollarına bıraktım ve gözlerimi kapattım...

*

Merhabaaaaa aşklarımm!!ilk bölümün sonuna geldik. Umarım kitap hoşunuza gider. Bu benim yazıp yayınladığım ilk kitap şu anlık.Hepinizin beğenmesini umuyorum. Kitabın kapağını tam ayarlayamadım onuda ayarlayınca daha güzel olcak umarım. Karakterler hakkında kafanız karışmaması için biraz onların dış görünüşlerinden bahsetmek istiyorum.

Dalya: Mavi gözlü kumral saçlı bir karakterimiz. Aynı zamanda cesur bir karakter.

Yamaç: Yeşil gözlü kumral bir karakterniniz. Ajanların lideri ve korumacı bir karakter.

Safir: Yeşil gözlü hafif çilli açık kahverengi saçlı sessiz ve oldukça gizemli bir karakterimiz. Sarp karakterimizin ikizi.(Aynı zamanda benim favorim bunu niye söyledim bilmiyorum^^)

Sarp: kahverengi gözleri ve kahverengi saçlı safir karakterimizin ikizi. Kendinden emin bir karakter.

Reyna: Siyaha yakın saçları ve kahverengi gözleri olan bir kız karakterimiz. Sevdiklerine neşeli bir karakter.

Karan: Esmer ve kahverengi gözlü bir karakter. Ciddi ama çok iyi bir karakter.

Maraz: Kumral ve ela gözlü bir karakter. Içlerinden en komiği ve neşemizi Maraz. Maraz bir markadır benceeee:)))

Kafanız karışmasın diye karakterleri yazdım bebeklerimmm sizleri seviyorum. Kocaman öpüldünüzzzz.
Sonraki bölümde görüşüruz.

- Fatma Belinay Kılıç

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 25, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Beyaz 7 RuhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin