İlk Karşılaşma

150 74 15
                                    

Güneşin sıcak ışıkları, Muğla'nın kıyılarına vurduğunda, ben her zaman sahilde olmayı diliyorum. Ayaklarımın kumun değişiklikleri hissetmesi, dalgaların ritmik şarkısını dinlemek beni rahatlatır. Belki de bu nedenle, bu küçük tatil köyünde çalışmak benim için bir lütuf olmuştur.

Bahar'ın babası, bu güzel sahil kasabasının en sevilen restoranında şeflik yapar. Onun görünümünde sadece bir iş yeri değil, aynı zamanda bir aile yuvasıdır. Babasının mutfağında yarattığı buraya lezzetler, tatilcileri çeker. Ve ben, Deniz Aytek, bu lezzetleri masalara taşıyan garsonları ifade ediyor.

Geçmişimde yaşadığım zorbalıklar, hayatıma acı dolu anılar bıraktı. Ama ben, bu deneyimlerle yıkılmadım. Tam tersine, onları güçlendirdi. Şimdi, onun yeni günü benim için bir başka fırsat demek. Belki de bu yüzden, işte burada, bu güzel sahil kasabasında, kendi hikayemi yazmaya karar verdim.

Bugün gökyüzü masmavi. Denizin dalgaları, kumsalda kıyıya vuruyor. İşte burada, şemsiyelerin altında, bir tablo gibi duran masalara siparişleri vermek, benim için bir sanat. Güler yüzlü olmak, misafirlerin içinde bir gülümseme bırakmak... Bu, benim için sadece bir iş değil, aynı zamanda bir tutku.

Bahar'ın babasıyla aramızda, yıllar öncesine dayanan bir dostluk var. O, benim için sadece bir patron değil, aynı zamanda bir aile dostu. Babamın farklılıklarına göre, Bahar ve ben çocukluğumuzdan beri yoğun ilgi gören sımsıkı bağlıyız. Şimdi, bu küçük sahil kasabasında, Bahar'ın babasının restoranında çalışıyor, sanki kendi ailesiyle bir aradaymışım gibi hissettiriyor.

Gökyüzündeki güneş, biraz daha parlak ışıklarını sahil köyüne döküyor. Bir masanın giderken, bir konuşmanın içine dalıyorum. Bu küçük köydeki herkesin birbirini tanır, adeta bir aile gibiyiz. İşte bu yüzden, onun sipariş ettiği bir hikaye, onun masasının ardındaki bir yaşam öyküsü var.

Belki de bu hikaye, sadece benim değil, tüm bu tatilcilerin, bu sahil kasabasındaki herkesin hikayesidir. Ve ben, Deniz Aytek, bu hikayede bir parçanın gururunu yaşıyorum.

...

Sıcak bir yaz günüydü, Muğla'nın serin sularına kıyısı olan bu küçük sahil kasabasında. Restoranın sahil tarafındaki masalar, sınıflandırılmış olarak parlıyordu. O gün yine garsonluk yapıyordum. Sipariş defterini kollarının birleşimi sıkıştırdım, sıcak kumlardan yürüyorum hafifçe sürüklüyordum.

Masalardan gelen kahkahalar ve deniz dalgalarının huzur veren sesi arasında, bir gölge belirdi restoranın kapısında. Siyah ürünleri ve canlı toprak kahvesi gözleriyle Bahar, üniversite stajının çıkışından sonra geldi. Onun enerjisi, kasabanın sıcak atmosferine mükemmel bir şekilde uyum sağlıyordu.

Bahar'ın yanına doğru yürüdüm. "Bahar! Ne geldiler gelmediler. Özledik seni" dedim, gülümseyerek.

Bahar, sevgi dolu bir gülümsemeyle karşılık verdi. "Ah, Deniz! Stajın yoğunluğundan kaçamıyorum işte. Ama her akşam buraya uğradığım günü güzelleştiriyor," diye yanıtladı.

Sipariş defterimi ayırıp orada bıraktım. "Bu aralar neler yapıyorsunuz? Bir sürü tatilci geldi, birbirinden ilginç hikayeler bakış açısı" dedim, manzaraları sahile çevirerek.

Bahar, gözleri devirerek, "Oh, staj yükü altında ezilirken bir tane ilginç hikaye bile dinleyecek zaman yoktu. Ama şimdi, benim için de enteresan bir hikaye var mı bu masalarda?" dedi ve kahkahasını sahile bıraktık. O an, sadece sıcak rüzgârın esintisi ve dostluğumuzun güzelliği çevremizde vardı.

Deniz'in sıcak olduğu bir anın ardından restoranın içinden bir başka ses yükseldi. Bir önce karşıma çıkan bu enerji, Bahar'ın babası, restoranın şefiydi.

Yıldız KaymasıWhere stories live. Discover now