1. Bölüm: Bu beni son görüşünüz

Start from the beginning
                                    

"Ne oldu sana ne bu halin?"

"Hiç sorma vallahi. Babam Kaya ile barışmadan eve gelme dedi ve bende bu beni son görüşün diyerek evden çıkıp buraya geldim"

"Asya ve Fiko içeride ama benim çıkmam lazım. Yalnız ifade alıyorlar biraz beklemen lazım"

"Tamam sorun değil. Sana kolay gelsin" dedim ve içeri girdim. Bir yere oturup beklemeye başladım. Aradan biraz zaman geçti ve Asya geldiğimi öğrenmiş olmalı ki koşarak yanıma geldi.

"Canım ne oldu?"

"Her zamanki şeyler. Ne değişebilir ki? Babam Kaya ile barışmadan eve gelme dedi ve bende o zaman bu beni son görüşün deyip evden çıktım" dedim iç çekerek. Sonra gözleri kanlı elime kaydı ve elimi kaldırıp incelemeye başladı.

"Sen ne yaptın? Bu ne Derin? Yine ne bok yedin?"

"Ya bir şey olmadı. Merak etme. Ben kahve almaya gideceğim. Geliyor musun?"

"Tamam gel beraber alalım" dedi ve birlikte kahve makinasının olduğu tarafa yürüdük. Önümüzde sadece bir kişi vardı.

"Anıl ne haber?" dedi Asya. Adının Anıl olduğunu öğrendiğim ve en az 190 boylarında olan yakışıklı çocuğa bakarak. Umarım ağzımdan salya akmıyordur.

"İyi sen?"

"İyi ben de, sen tatilde değil misin?"

"Daha yeni çıkıyorum. Akşam da Fatih ile buluşacağım. Sonra rahatım inşallah" dedi ve kahve almamız için yolu açtı. Mavi gözlerine daha fazla bakmamak için hemen makinanın önüne koştum. Ellerim neden titriyordu? Hemen bir bardak alıp kahvenin bardağa dolmasını bekledim. Bardak dolunca titreyen ellerimle bardağı aldım ve Asya'ya yolu açtım. Yerime geçip kahvemi yudumlamaya başladım. Ama titreyen ellerim daha fazla dayanamadı ve kahveyi üstüme dökmem için adeta bana yalvardı ve ben de ellerimi kıramadığım için kahveyi üstüme dökmüştüm. Çaktırmayalım ama bayağı canım yanmıştı.

"Derin bir kere normal ol ya" dedi Asya bana bakarak. Utancımdan yerin yedi kat dibine girmek için can atıyordum.

"Ev yakın değil ki gidip kıyafet getireyim" dedi yakınarak. Şimdi ne yapacaktım? Sanırım bir mucize olmasını beklemekten başka çarem yoktu.

"İstersen benle gelebilirsin. Evim buraya çok uzak değil. Bir şeyler verebilirim" dedi Anıl bana bakarak. Kalbim deli gibi atıyordu. Konuşmak istiyordum. Fakat bütün harfler hafızamdan silinmiş gibiydi.

"Ben... Yapacak başka bir şeyim yok sanırım" dedim zorla. Daha fazla konuşmadım. Eğer konuşursam saçmalayabilirdim. Asya 'git' dercesine kolumu dürttüğüne Anıl'ın peşinden yürümeye başladım.

"Ben akşam gelir sana bir şeyler getiririm" dedi Asya arkamdan bağırarak. Daha sonra Anıl gelirken bakmaktan yürüyemediğim motorlardan birinin önünde durunca bana bir inme indi sanırım. Sonra kaskı eline aldı ve yavaşça yanıma yürüyüp kaskı kafama geçirdi. Yine başım dönmeye başlamıştı. Sonra minicik boyumla motora bindim. Şimdi sıra en çok korktuğum yere gelmişti.

"Sıkı tutun" Bu komutu almamla içimden dualar ederek kollarımı beline doladım. Korkuyor uydum yoksa heyecanlı mıydım? Daha sonra küçük bir evin önünde durduk. Anıl kapıyı açtı ve eliyle içeriyi işaret etti. Korkak adımlarla içeri girdim ve etrafı süzmeye başladım. Ev sanırım 2+1 idi. Kapıdan girdiğimizde çok uzun olmayan bir koridor vardı. Sağ tarafta salonun olduğunu düşündüğüm bir kapı vardı. Sol tarafta da aynı şekilde mutfak vardı. İleride ise sanırım yatak odası ve her ne için kullanıyorsa bir oda daha vardı. Daha sonra önüme geçti ve koridorun sonuna yürüyüp sağ taraftaki kapıyı açtı. Ben de peşinden gittim tabii. Daha sonra gardırobundan birkaç giysi çıkardı ve elime verdi.

"Eğer bir ihtiyacın olursa seslenebilirsin" dedi ve daha sonra odadan çıkıp kapıyı ardından kapattı. Ben bugün neler yaşamıştım? Daha sonra hızlıca üstümü değiştim ve karşımda duran boy aynasına baktım. Pijamalarım kesinlikle daha güzeldi. Daha sonra kapı birkaç defa tıkladı.

"Girebilir miyim? Sanırım sana özendim" bu seste hafif bir gülüş vardı.

"Girebilirsin. Hangi konuda bana özendin?" dedim ve bakışlarımı kapının olduğu tarafa yönelttim.

"Üstüme bir şeyler dökme konusunda" Daha sonra kapı açıldı. Tabii benim yerimde siz olsanız sizin de başınız dönerdi. Hele de karşınızda bir adet üstsüz Anıl varsa. Ben bunu görmeyi beklemediğim için olduğum yere çakılı kalmıştım. Ne arkamı dönebiliyor ne de bir şey söyleyebiliyordum. Sadece şaşkınlıktan aynı derecede açılan ağız ve gözlerimle ona bakıyordum. Sonra gülerek bana doğru bir adım attı ve elini havaya kaldırıp sallamaya başladı.

"Heeeyy! Orada mısın?"

"B-Ben... sanırım değilim" dedim ve elimi başıma götürüp dengede kalmaya çalıştım. Fakat bunu başaramamıştım. Yere yığılmayı beklerken belime dolanan bir çift el beni durdurmuştu.

Anıl Karataş

Yavaşça kapıyı açtım ve içeri girdim. Çok büyük bir tepki beklemiyordum. Fakat sanırım yanılmıştım. Şaşkın yüz ifadeleriyle sadece bana bakıyordu. Bu haliyle çok komik görünüyordu. Uzun bir süre öylece kaldı ve ses çıkarmadı. Daha sonra öne doğru bir adım attım ve elimi havaya kaldırdım.

"Heeeyy! Orada mısın?" dedim gülerek.

"B-Ben... sanırım değilim" dedi ve elini başına doğru götürdü. İyi olmadığı her halinden anlaşılıyordu. Bu kadar tepki vermesini beklemiyordum. Ayakta durmaya çalışıyordu. Fakat başaramayacak gibiydi. Tam tahmin ettiğim gibi de oldu. Ben bunu önceden anladığım için yanına koştum ve yere düşmeden kollarımı beline dolamayı başardım. Biraz değişik hissediyordum. Kalbim deli gibi çırpınıyordu. Bunu başardığım için mutluydum. Neden böyle olduğunu anlamamıştım. Tabii böyle şeylere alışık değildim. Çünkü bizim Dünyamız da genelde hastalıklar çabuk geçerdi.

"T-Teşekkür ederim" dedi yutkunarak.

"İyi değilsin"

"İyiyim tamam bırakabilirsin kolun ağrır" Bunu duyunca hafiften sırıtmakla yetindim. Gerçi bir insandan 7 kat güçlü olduğumu bilemezdi. Bu yüzden çok üstelemedim ve onu kucağıma alıp salondaki koltuklardan birine oturttum. Yüzündeki ifadeler bugün beni fazlasıyla güldürmeye yetmişti. Adının sadece Derin olduğunu bildiğim bu kız bana fazlasıyla sempatik gelmeye başlamıştı. Daha sonra kalkıp soğuk bir duş aldım ve odama geçtim. Tam üstümü giyinecektim ki duyduğum bir çığlıkla soluğu koridorda aldım.

Yakışıklı YalancıWhere stories live. Discover now