03

1.6K 99 7
                                    

08.12.2023

Oy ve Satır arası yorumları unutmayalım dostlar. Keyifli okumalar.

"Özge pedagog ile görüşürken sizde bu sürecin devamının nasıl olacağını konuşursunuz." diyen doktor ile bakışlarımı elimdeki soda şişesinden çekmiş ve hızla bu fikre itiraz etmiştim.

"Ben kimseyle görüşmek istemiyorum, sadece hayatımın nasıl devam edeceğini öğrenmek istiyorum." art arda hızla sıraladığım kelimeler ile Asım Orhanoğlu, daha doğrusu yaklaşık on beş dakika önce gerçek babam olduğunu öğrendiğim babam "Bir karar alınıcaksa bizdense Özge'nin burada olması en sağlıklı olan." diyerek bana destek çıkmıştı.

"Biz bizim yanımıza, gelmesini ve bu zamana kadar yaşayamadığımız seneleri yok sayarak, tamamlanmış bir aile olarak yaşamamızı istiyoruz. Ancak karar Özge'nin." diyen Sare Orhanoğlu ile, bakışlarımız kesiştiğinde beni cidden yanlarında istediklerini fark etmiştim.

"Eski hayatına devam etmek isterse başımızın üstünde yeri var, ama gönlüm kendi ailesi ile birlikte olmasından yana. Hakettiği sevgiyi, ilgiyi sizin bizden daha iyi vereceğinizi düşünüyorum." sıra bana gelmişti şimdi değil mi?

"Ben... kendi ailemi tanımak istiyorum." söylemek istediklerimi söylemenim verdiği rahatlık ile derin bir nefes verdim. Bakışlarımı yerden kaldırmaya birileri ile göz göze gelmeye çekiniyordum.

Yine de zorunda olduğum şeyi yaptım, bakışlarımı önce hayatımın her anını baskılarıyla, cümleleriyle zehir eden babama çevirdim. Beni nankörlükle mi suçluyordu yoksa mutlu muydu anlıyamıyordum.

Daha sora bakışlarımı henüz haklarında isimlerinden başka bir şey bilmediğim annem ve babama çevirdim. Mutlulukları yüzlerinden okunuyordu.

"Özge'ciğim bugün mü gelip yerleşmek istersin yoksa yarını mı bekleyelim?" Diye soran Sare Orhanoğlu ile "Yarın sınavım bar okula gitmek zorundayım, akşamına da sonraki günün sınavına çalışmalıyım size de uygunsa bugün gelmem daha iyi olur benim için." Cevabını vermiştim. Söylediklerim onaylandığında imzalanacak bir kaç belgeyi imzalamışlardı ve hastaneden çıkmıştık.

"Her şey senin için daha güzel olucak Özge, çok zekisin sakın ders çalışmayı bırakıp da boşa harcama zekanı." Yolu yarıladığımızda babam konuşma kararı almış olacak ki nasihatlara başlamıştı.

"Belki sana mutlu bir çocukluk yaşatamadık çok üstüne geldik ama hepsini iyiliğin için yaptık, eğer işler iyi gitmezse her daim dönebileceğin bir kapı olduğunu bil." Sözlerinde ciddi olup olmadığıyla ilgilenmiyordum, beni getirdikleri halden haberleri yoktu.

"Teşekkür ederim." İçimdekileri yine dışa vurmadım, arkamda bırakacağım açık kapının kapanmasını istemedim belki de.

"Bakacağım notlarına, iyi şeyler bekliyorum." Dediğinde cevap vermeden başımı salladım.

Yersiz vedalaşma cümleleri kuruyordu, kızıyla vedalaşıyormuş gibi. Ama ben hiçbir zaman onun kızı olamamıştım.

Yolculuğumuz sessizlikle son bulduğunda hızla eve çıkmıştık.

Ne düşüneceğimi bilemiyordum, hayatımın baştan yazılmasını isterdim hep. Şimdiyse olan buydu ama düşündüğüm kadar mutlu değildim.

Olur muydun o da muammaydı.

Eve girdiğimizde önce saçımı gelişi güzel klipsli toka ile toplamış ardından dolabımın kapaklarını açarak nasıl başlayacağıma karar vermeye çalışmıştım.

Korkunç zordu.

En önemli olan şeyleri kendim götürsem gerisi kolilerle toplanırdı zaten.

Bakışlarımı dolabımdan çekip makyaj masama çevirdim. Önemli olan kısım burasıydı.

Sil BaştanWhere stories live. Discover now