2.Bölüm🍁

401 242 46
                                    











                              *🍁*






"Bir kez daha başarısız olursanız sizi o boğaya yem ederim lan!"

Yukarıdan gelen komutanlarının sesiyle dördüde yukarı bakmıştı. Balkonda ev sahibi ile oturmuş çay içiyordu komutanları. Şuan da ellerini iki tarafa açmış yan yana dizilmişti dördüde. Tam karşılarında ise kulağından burnundan hatta belki başka yerlerinden de ateş fışkıran boğa duruyordu. O boğanın yakalanıp kasapa teslim edilmesi gerekiyordu.

Alper, Gökalp, Mutlu ve Kadir. Şu an da ağılda dördü de boğayı yakalamaya çalışıyorken komutanları üst katta onları izliyordu. Hepsi de biliyordu aslında bunun bir nevi ceza olduğunu.

"Boğalar ne zamandan beri insan yiyor lan!" dedi Gökalp. Sesinde var olan bariz alay kadiri sinirlendirirken "Kes lan! Sivrisinek kılıklı. Senin yüzünden buradayız zaten." dedi sinirle. Ardından ise dibindeki adamın omzuna bir fiske vurup büyükçe ofladı. Sinirlenmişti kadir. Sahi o bu hallere düşecek insan mıydı. Bir kez daha lanet etti kendine ve Gökalp'e uyan aklına.

"Ben ne alaka gardaş." dedi Gökalp. Aynı şekilde kadirin omzuna vurdu.

"Senin yüzünden buradayız lan. Hala ben ne alaka diyor." dedi kadir. Hala sindiremiyordu. Başını sağa sola sallarken sakinleşmeye çabaladı. Ama zerre etki etmedi. Sinirli bir nefes aldı. Sabır dilendi. Ardından ise geçmeyen siniri ile Gökalp'in ensesine çaktı sillesini. Zira ona göre bunu fazlasıyla haketmişti Gökalp.

"Sana uyan aklıma sıçayım ben." dedi tekrar sinirle. Sinirden patlamak üzereydi kadir. Tek istediği sevdiği kadını görmekti. Ama tam yanındaki oksijen israfı olan arkadaşı yüzünden her şey mahvolmuştu. Hatta komutanları tarafından dördüde yavşak piç olarak anlıyordu. Bırak sevdiğini görmeyi şuan da hiç olmaması gereken biriyle(boğayla) bakışıyordu.

Ensesine yediği şaplağın ardından hışımla kadire dönerek "Ben mi dedim lan san -" diye savunmaya geçiyordu ki sert bir sesle bölündü bu isteği.

"Ulan Arizona kertenkeleleri! Konuşmayın lan kendi aranızda." dedi Murat. Keyfi ise son derece yerinde. Eh en sevdiği aktiviteydi ceza vermek.
"Bakın arkadaşınız sıkılmaya başlıyor." dedi alaylı bir sesle. Gözleri ise aşağıdaki dörtlüye boğayı işaret ediyordu.

O boğaya dönerken sessizleşen dörtlüye keyifle bakarken dörtlü, boğanın sinirli bakışlarına karşılık yutkunma gereği duymuştu. Özellikle mutlu.

"Kardeşim! bu boğa bana hiç hoş bakmıyor." dedi mutlu. Tam olarak göz gözeydi boğayla. Ve kendisini yem olarak görüyordu. Çünkü karşısındaki boğa dümdüz ona bakıyordu.

Boğanın Mutlu 'ya olan bakışını farkeden Alper "He valla lan. Niye böyle bakıyor bu sana?" dedi. Daha da tedirginleşmişti mutlu.

Mutlunun korku dolu bakışlarını görür görmez bir eli ile omzunu sıvazlamıştı Gökalp. Ardından ise "Geçmiş olsun gardaşım. Aşık olmuş sana." dedi.
Cümlesi biter bitmez bulunduğu konumu bile unutmuş kahkaha atmıştı Gökalp.

"Lan tabansız ne yaptın da hayvan kitlendi sana." dedi Alper. Artık o da dalga geçiyordu.

"Cazibesine dayanamadı hayvan." derken hala gülüyordu Gökalp. "Bizimkini etkilemeye çalışıyor resmen bakışlara bak."

Aşağıdaki goygoya alaylı hali ile dahil olarak "Üstündeki kırmızı tişörtten olmasın bebeğim." dedi murat. O herkesten daha çok eğleniyordu.

Ama eğlenmenin zerresini bile yaşamayan kadir hışımla Mutluya dönmüştü. Gördüğü ise fazlasıyla sinir bozucuydu. "Lan bu boğa sabahtandır senin yüzünden mi ateş püskürüyor?" dedi sinirle.

"DAĞLARA SÖZÜM VAR"  (asker Kurgu) Where stories live. Discover now